.

.

27 Şubat 2011 Pazar

Bileklikler-4

İki yeni bileklik daha... yine iğne oyalarını boyadım. Bu defa kullandığım malzemeler iğne oyası, turkuaz boncuk, gümüş düğmeler...Gümüş düğmeler anneanneciğimden hatıra bana...









26 Şubat 2011 Cumartesi

Bardak Altlığıymış ...

Rahmetli yengem işlemiş bu bardak altlıklarını, sadece 2 tanesi kalmış,belki de  tamamı 2 taneymiş:( Eğer bu bir takım idiyse diğer çiçekler kimbilir neydi ve nasıldı diye her baktığımda merak ederim. Çok güzel rokoko, sarma, beyaz iş,tel kırma,etamin, goblen ve boyutlu nakışlar işler, model ve desenleri kendi çıkarırdı. Geçen gün gittiğimde yine baktım ve resmini çekip farklı bir kullanım alanı fikri verir elinizde bu tür parçalar varsa diye sizlerle de paylaşayım dedim. Işık ve önündeki cam nedeniyle parlama yapıyor, aslında canlı ve çok daha güzeller burada göründüğünden. Çok ince delikli bir kumaşa kotonla işlenmiş kanaviçe işi. Bej ,ince bir kumaş adını bilmiyorum nedir bu kumaş ama işleme yapmak istersem bir gün böyle bir kumaş olsun isterim zeminini, kenarına geçilen yeşil yassı kordon hoş bir görüntü katmış.

25 Şubat 2011 Cuma

Bileklikler-3

 İki yeni bileklik daha... Kırmızı olsun üç kuruş fazla olsun dedim bu defa zeminlerinde kırmızı kadife kullandım...


Birinde arka kapama aparatı olarak kullanılan metal aksesuarın iki parçasını da değerlendirip boncuk oyaları ile düzenledim.


Diğeri ise şu anda kullandığım malzemeler arasında en eskisi, boşuna kirli çıkı dememişler benim gibilere. Bu sanırım antika bir bileklik en azından benim elimde 25 yıl kadar yıllandı, muhtemelen de gümüş olabilir el yapımı da olabilir, hangi yöre olduğunu pek anlayamadım ama Mardin işi ya da  Mısır veya Suriye tarzı bir bileklik olabilir.Bilen varsa bildirirse sevinirim. Orijinali 4 parçadan oluşuyor ama bir parçası kırılıp bağlantı yerleri kopmuş tekrar lehimle falan birleştirilmesi mümkün değil lehim yeri belli olur ve çirkin durur, zaten 3 parçası yetti bana, fazla bir şey yapmadım sadece zemine monte ettim. Kırmızı zemin üzerinde taşları ile bütünleşti yeniden hayat buldu....

24 Şubat 2011 Perşembe

Bileklikler-2

Bileklik üretimlerime devam, şu fotoğraflama işini hızlı halledebilsem yayınlama işini de hızlandırabileceğim aslında ama özellikle metal kısımlar parlama yaptığında çek, bilgisayara yükle, olmadı sil tekrar çek kısımlarını geçemiyorum...Nedretciğimin isteği üzerine bu kere kolaj yapmadan gönderiyorum.
AAA çok özlemişim takı yapmayı malzemeleri dökünce önüme transa geçiyorum adeta ki elimde öyle ahım şahım malzeme yok, çok büyük bir bölümü çok çok eski ama niyetim elimde tek tek kalmış malzemeyi bitirmek, elim  izin verdiğince özlem gidereyim ve bu sihirli dünyaya ucundan dokunayım... Ben mutlu, şimdilik ellerim mutlu...

Renkler gerçekte çok daha güzeller... Pembe bileklikte metal akseuarın altında kullandığım iğne oyasını kumaş boyası ile boyadım ki sonucu çok sevdim, elimde renkleri nedeniyle kullanamadığım ve bir köşede durup duran o dokularını çok sevdiğim göznuru iğne oyaları bu yolla değerlenecek hiç olmazsa...
Turkuaz renkli bileklikte  ise metal aksesuarların yanında kadife sutaşına benzer bir malzeme ile sutaşının renklerinde kırık taşlar kullandım.



23 Şubat 2011 Çarşamba

Bileklikler-1

Kaftanlarla başlayan saray maceralarımı  az çok biliyorsunuz:)) Kraliçeden de, sadrazamdan da, padişahtan da, saray entrikalarından da  uzak durayım derken şu dizi başlamasın mı durduk yerde? İstersen gel de seyretme, kostümler, takılar, mekanlar ve çekim tekniği etkileyici. Hürrem, bir yandan Sülüman ,Sülüman derken kısa zamanda entrikaları ve kuyu kazmayı öğrendi de bir türlü dilini düzeltemedi üstelikte hiç tutamıyor o dilini:)) Senaryodaki o dil sorununu nasıl aşacaklar merakla beklemekteyim. Hürremle birlikte gelen cariyeler akıcı bir türkçe konuşurken Sülüman aşağı Süklüm Ağa yukarı devam ederse kahrımdan ölürüm:))Neyse izleyip göreceğiz orasını, ben işime bakayım.
Ne diyordun ben? Saraydan uzak duracaktım güya ama dizi başladığından beri şu haremdeki cariyeler pek bir içime dokundu. İmrenerek bakıyorlar Hürrem'in git-gel takılarına.Hele o zümrüt yüzük yok mu, dizinin ertesi günü pazar da bile satılmaya başladı kapış kapış. Hatta piyasada  renk ve seçenekte Kanuni'den daha bir cömert davranmışlar, ister sarı altın, ister beyaz altın, ister bakır, taşlarda yakut, elmas vs. vs...
Yüzük yapmam durduk yerde, Hürrem bu ne yapacağı belli olmaz bana da bulaşır sonra,saraydan da malzeme isteyecek halimiz yok ya şöyle elimdeki malzemelerle mütevazi bileklikler yapıp göndereyim hem halen elimde sürünen takı malzemeleri eksilsin hem de oradakiler de sevinsinler dedim:)))
Kaftanların kumaşlarından ve içlerine koyduğum malzemeden uzun parçalar artıyordu. Elbet bir işe yararlar deyip bir kenarda topluyordum şerit şerit.Biraz nostaliji yapayım deyip elimde kalan incik boncukları döktüm ortaya, bir sürü de iğne oyası vardı  ki kimi tek kimi bir sürü ama renkleri itibarıyla kullanım alanı sınırlı.Bu bilezikleri yaparken onları da kah kumaş boyası ile boyayarak kah ham haliyle kullandım.
Sanırım kaftanların yapımına devam ettiğim sürece bu bilekliklerin de ardı arkası kesilmeyecek:)
İşte ilk üç bilezik...



22 Şubat 2011 Salı

DiReNiŞ VaR!!!

Geçen hafta kaftanlar, dekupajlar, boyalar derken sanırım evdekilerin sınırlarını iyicene zorladım, hep bir ağızdan dellendiler:( Ben size demiştim sonum iyi değil, bu işlere burada bulaşmayayım diye:( Ama haklılar, çünkü evde durum aynen şöyleydi, bir yanda  büfe, sehpa, etejer üzerlerinde dizi dizi kaftanlar, sihirli kutular, telefonluklar bunlardan bir kısmı biçilmiş dikilmeyi bekliyor, bir kısmının ilk boyamaları yapılmış, bir kısmı boyanacak, bir kısmı da düzeltmeleri yapılıp süsleri takılacak diğer yanda kalorifer üzerinde ahşap boyanmış objeler,dekupajı yapılmış verniklenecekler, balkonda kumaş dekupajları, boya kutuları, fırçalar, ipte kurumayı bekleyen boyaması yapılmış şemsiye kılıfı,sağda solda kırpılmış peçeteler,orta sehpa da tutkal, ahşap boya kutuları, makas, kumaş, silikon tabancası,takı malzemeleri...EE ne var azcık dağılmışım yani isyan etmeseler olmaz mıydı ama durum öyle değil önce ben başlattım herşeyi; oraya gitmeyin, ona dokunmayın, ellemeyin kuruyor, deymeyin boyanırsınız, vernikledim oraya bir şey koymayın, dökersiniz sallamayın, dikkat edin çarpmayın diye diye öyle bir alan daraltması yapmışım ki farketmeden isyan bayraklarını çektiler ve söylenmeye başladılar, hem de destekli, organize bunlar vallahi, ağız birliği etmişcesine birinin bıraktığı yerden bir diğeri başlıyor eksiksiz cümle oluşuyor. Korktum mu? Tabii hayır:)) Toparlandım mı? E birazcık, özde olmasa da sözde:))Hemen elime evde giydiğim beyaz bluzumü alıp tam kalbimin üzerine Signor Linea'yı  nam-ı diğer Bay Meraklıyı ''mesaj içerikli'' çizdim, ütüleyip hemen giyip sessiz direnişe geçtim. Mesaj alındı ama halen duygu sömürüsü yapmaktayım. Bay Meraklı'nın çizgileri beyaz ,bluz siyah olana kadar üzerimden çıkartmayacağım:))))


Kalem kumaş boyası kullandım ama ucu kalın olduğu için dağılma yaptı biraz:(



16 Şubat 2011 Çarşamba

Peçete Transfer Çalışmaları-6/Mutfak Havlusu

Peçete Transfer Tutkalını kullanmadım,normal tutkalı iyicene sulandırıp bir kat kumaşa dikkatlice sürdüm.Kesip katlarına ayırdığım peçeteyi tutkalladığım alana esnetmeden serip bir katta üstünden çok yumuşak bir fırça ile tutkalladım.

 Şişeli peçetem bitmek üzereydi, 2 tane daha buldum:)) hemen kullanmayacağım onları ama yedeklediğime sevindim. Peçetenin bir yarısı ile kesme tahtasına ve ponza taşına peçete transfer yapmıştım. Diğer yarısını küçük bir el havlusu için ayırdım (süs olacak bu havlu öyle sık kullanımlık değil yani). Yine önce beyaz bir kumaşa transfer yaptım ardından 2  milim paylı keserek havluya aplike yaptım. Denemek için ne zamandır kullanmayı düşündüğüm kumaş yapıştırıcısını kullandım ilk olarak ama havlu havlı ve kabarık olduğu için istediğim sonucu alamadım. Kabarıp orası burası sonradan kalkmasın diye o pay bıraktığım yerlerin kenarlarından ince bir dikiş geçtim ki bu fotoğrafta belli olmuyor. Yine de o silikon yapıştırıcıyı kullanmam iyi oldu.Ütülerken üzerine tüylü bir kumaş koyduğumdan ve çok sıcak ütü ile ütülediğimden hafif tülerme yaptı, net görüntüsü kayboldu ama tamamen bozulmadı o da diğerlerinin yanındaki yerini aldı.

5-10 dakika bekledikten sonra bu kere biraz daha yoğunlaştırdığım tutkalı son kat üzerinden geçtim,
flu bir görüntüsü oluyor bu aşamada hafif buruşukluklar olabilir kumaş ıslandığı için ama onlar ütü ile düzeliyor.1 saat kadar yerinden oynatmadan beklettim.
Hava müsait olduğu için balkona astım kurusun diye:)
O üstte görülen mantar kapak kısmı yıkanınca ne olacak diye denemek için yaptım ama daha yıkamadım:)

Ütüledim, lakin ütülerken bozmaktan korktuğum için bir hata yaptım ve üzerine hafifte olsa tüylü kumaş koyup ütüledim ki bu hafif tülermiş bir görünüm verdi net görüntüsünü aldı:( direk  tersten ütü masasında ütüleseydim düşük ısıda buharlı daha iyi olacaktı.2milim paylı kesip kumaş silikonu sürdüm havluya yapıştırdım sonra da kenarından ince bir dikiş geçtim.

15 Şubat 2011 Salı

Peçete Transfer Çalışmaları-5/Ponza Taşının Yolculuğu


 Hani bir önceki yazımda yaptığım transfer çalışmasını yaparken evde bir çeyrek yaprak zımpara kağıdı bulamadım:( Tam işe başlamışım, hızımı alamamışım, kazıyıp kazıyıpta yarım bırakmak olur mu derken banyo da son buldu aramalarım:)) Baktım çekmecelerden birinin içinde paketinde bir ponza taşı bana tatlı tatlı bakıyor ben senin işini görürüm diyor adeta. Hemen aldım onu elime ve zımparalama işleminde kullandım bayağı işimi gördü ama kendisi de artık başka bir işte kullanılmaz hale geldi. Üstünde kalan son zımpara parçalarını kazıdım ki yine kağıt zımpara sarıp kullanırım derken peçete transferinden artan bir yanlız şişecik gözüme ilişti. Ponza taşının ham hali önce güzel gözüktü gözüme ve peçeteyi transfer tutkalı ile yapıştırdım kuruttum tam vernikleyecekken,

baktım şişenin kapağı ve  mantarlar çok gömüldü ham halin içinde, sarı,siyah ve beyaz boyaları karıştırıp bu limon küfü rengini elde ettim ve o boş yerleri boyadım, hadi bekle gene kurusun diye şimdi bakalım:))
Şu kurumasını bekleme aşamaları sabır törpüsü gibi, bir fırça at bir bekle, bir daha bir fırça at işin yoksa yine bekle!!


Nihayet vernikledim, arkasına kola kutusu kapağından bir asma yerini silikonla yapıştırdım ve duvara  arkadaşının yanına astım...

14 Şubat 2011 Pazartesi

Peçete Transfer Çalışmaları-4 Bir Kesme Tahtası Yolculuğu:)

Böyleydi, böyle olduydu:)
Bu hafta boyalara ve şu  transfer işlerine bulandım. Elime geçen peçeteleri uygun objelerle eşleştirip yenileme yapıyorum. Bunların genel  adına DIY(Do İt Yourself) diyorlar da benimki bu sefer DIY&DIA (Do İt Again) oldu:)) Bir yıl önce mutfakta durup duran bu askılı kesme tahtasını altı yapışkanlı kağıtla kaplayıp üzerine nazar boncukları yapıştırmıştım. Alt yüzeydeki fasulye mercimek gibi malzemelerle yapılan süsleri öyle sağlam yapıştırmışlar ki o an kazıyıp sökmeye üşendimdi ama kağıt kaplayarak yaptığım şey de bir türlü içime sinmedi. Evde tadilattı boyaydı badanaydı derken vedaşalacağım eşyalar arasına girdi bu kesme tahtası da:) Bu hafta ona vedalaşma  töreni düzenlerken hadi dedim bir daha el atayım, bakalım ne olacak? Söktüm çıkardım boncukları kağıtları, kazımaya başladım o kabarıklıkları düz bir zemin ulaşana kadar kazıyıp zımparaladım. Sonra badanadan arta kalan boyalardan rastgele birini alıp boyadım. Boyarken kaymak gibi bir yüzey olsun istemedim fırçayı taptaplayarak pürüzlü bir doku elde edip kurumaya bıraktım. Bayağı eli yüzü açıldı. Şimdi peçete transferine geldi sıra:)) Onu mu yapsam bunu mu yapsam derken yine şişeli olan bir peçete geçti elime..Tek bir peçete devamı yok! Peçeteyi kestim katlarını ayırdım,kesme tahtasına uygun bir şekil verip kestiğim peçete parçalarını düzenledim, transfer tutkalını sürüp kurumaya bıraktım ardından bir de vernikledim. Ohhh rahatladım,  vedalaşalım derken adeta yeniden merhabalaştık :)))
Hadi siz buna bakadurun ben gidip diğer planladıklarımı da bitirip geleyim:)))
Kazıdım, kazıdım,kazıdım...
O zımparalamak için kullandığım  alta görünen
ahşaplı ponza'ya dikkatli bakın, az sonra o da değişecek:)))

İşte olduuuu:)))


13 Şubat 2011 Pazar

Yağışlar geliyormuş!



Şu promasyon malzemelerine yazılan kocaman yazılara sinir oluyorum napim yani:) Ele aldığım Bozcaada hatırası üstelik:(Bizi de yani bizim gibi atmama hastalığı olanları da düşünseler şu firmalar hani şöyle minik minik yazsalar da fazla iş çıkarmasalar diyorum ama nerdeee. Bir şişe şarap geldi Bozcaada'dan hediye enfes bir tadı ve aroması var, Bozcaada üzümü malum da, aşmışlar dedirtti bu şişenin tadı.Firma şık bir sunumda yapmış naylon torbalara koymak yerine hoş bir yağmurluk cinsi şişe boyutunda torbalara koymuş, keyifle içtik şarabı. Sanırım yine orada ki bir cam atölyesinde hediyelik olarak atıl şişeleri preslemişler, başıma iş bile açtı o şişeler git-gel aramadığım yer kalmadı,hatta ne hayaller kurdum o şişeleri preslemek üzerine, şuracıkta yakın olsa gidip kendi ellerimle seçeceğim presleyeceğim handiyse.Sıkı araştırmalar sonunda preslenmiş şişelerden buldum 1-2 tane daha hemen mutfak duvarımdaki yerlerini aldılar:)) Kala kala elimde o enfes tadtan bu yazılı torbacık kaldı.
Baktım baktım ne yaparım ben bununla diye ve sonunda buldum. Mevsim yağmur mevsimi ne zaman yağacağı hiç belli olmuyor, elimde torba taşımayı seviyorum da sallaya sallaya sularını akıta akıta bir türlü şemsiye taşımayı sevemedim.Evden şemsiye ile çıktığımda eğer yağmur durmuşsa taksi de yere koyduğum şemsiyeyi unutup iniyorum. Çantaya koyduğumdaysa koluma ve belime ciddi ağırlık yapıyor ve ıslandıktan sonra da tekrar çantaya koyamayınca sap gibi elimde kalıyor üstelik. Hanımhanımcık bir şemsiye kılıfım olsa fena mı olur? Hadi bakalım deyip aldım kumaş boyalarını önüme, sür sür bir türlü kapanmıyor o promasyon yazısı, halen de kaldı  biraz daha çalışmam gereken alan  var. Amacına uygun bir torba olsun dedim ve yağmur sonrası çıkan gökkuşağı sembolü renklerle boyadım:)

Boyadım, boyadım,yılmadan boyadım...
Her seferinde ince bir kat sürdüm kuruttum.
Sonra desen çizip astım kurusun diye bekledim.
Şu uygulama talimatlarını hiç okumayacaksın, hele sona yaklaşmışken hiç:(
72 saat sonra tersten ütüleyin diyor :=(
Ben de ütüledim, tabii sonuç hüsran alttaki malzeme yüzünden yapıştı ütü tahtasına:(
Kazıyıp temizledim yapışan yerleri, hadi tekrar boya tekrar bekle bakalım.
Sonunda bitti:)))