.

.

26 Şubat 2014 Çarşamba

Zenginledik:)



Tanıştırayım efendim elinde iş varsa ve kafanı kaldırmadan kendini işe vermişsen o mini mini yarım gözlüğü takıp uzaklara bakmak istiyorsan üstten üstten bakacaksın, benim tabirimle kurt gözlüğü nedense kırmızı başlıklı kızın ninesini yiyen kurt böyle kalmış belleğimde.
İkinci orta sıradaki gözlük yakın-daha yakın progresive gözlük, nam-ı diğer ofis gözlüğü, bilgisayardan elindeki işe kadar masa üzerindeki yakın yerlere özel projöktör bakışı atabiliyorsun. Bu kişiye özel bir gözlük, özel ölçümle yapılıyor ve biraz tuzluya mal oluyor bir de yapılmasını 4 gün falan bekliyorsun ama rahat mı diye sorarsanız, evet çok rahat:))
Üçüncü ve sonuncu gözlükse uzak gözlüğü, teeeeee uzaklara bakıyorsun, bakıyorsun, bi daha bakıyorsun. Ben bir türlü alışkanlık edinemedim bu zat-ı şahaseri kullanmaya yıllardır ama Allahtan numaraları küçülmüş yaş kemale erince de şimdilerde takmasam  da fazla  etkilenmiyorum.

Gelelim dün akşam ki salozluğuma; bunca gözlük tanıtımı yaptıktan sonra kendi reklamımı yapmasam olmaz değil mi ama? Dün o ortadaki en nadide gözlüğü takıp iş yapmaya kalkan ben boynumdan sarkıttığım sırada aniden ayağa kalkıp da  masa ile bedenim arasında şıkıştırıp, tost yapıp kırmam mı o  gözlüğü:(, dokunsan ağlayacağım o kadar sinir oldum kendime yani. Bugün yine bana optikçi yolları gözüktü dualar eşliğinde, sağ ayağımla girdim dükkana, ne derler adama daha dün aldı bugün kırdı embesil diye tuhaf bir eziklikle, neyse ki 1 saat içinde yapılabilecek boyutta kırmışım da erken kavuştum..:))

Bu yaşta zenginlik bu kadar olur  ve hatta fazla bile gelir benim gibisine, estek-köstek, eğreti-meğreti hayatımıza bu üçleme dahil edildiler efendim...Peki neden? Yazdıklarınızı daha iyi okuyabilmek için efendim tabiii ki:))  OOol-leeeeyyyy:))

18 Şubat 2014 Salı

Flash, flash!! Son Dakika!! Kriz Çıktı!!!


Alıştık hükümet krizlerine de bu kriz başka kriz:)) Kriz bu defa benim gözlerde çıktı,yani ben etkilendim bi tek:( hükümet gözlü bir hatun oldum  anlayacağınız. Üstelik Şubat tatili modundayım, tam da dinlenirken, güzel paylaşımları seyrederek göz banyosu yaparken çıkmasın mı bu kriz:( işte bu yüzden azcık canım sıkıldı. Tatildeyken krizli göz moduna geçiverdim, kesin paralel yapının işi bu... Böyle tuhaf sebep sonuç ilişkileri gelir beni bulur.  İşte bu da onlardan biri...
Ankara'ya gitmezden önce minik cüceler göz kapaklarımda koşturuyor ve gözlerim arkadaşlarımın dediğine göre kanlanıyordu. Başkaca da bir belirti yoktu, vellakin Ankara'ya gidince bir ağlama tutturdu ki Istanbul'dan ayrılıktan desem değil şıpır şıpır damlıyor etrafımı göremiyordum neredeyse. Ee dedim hava değişimi etkilemiş olabilir, göz nezlesidir tekrar döndüğümde geçer ama cüceler daha hızlı koşmaya sabahları göz çapaklanmaya ve de gözyaşları hızlanmaya başladı. Hemen döner dönmez doktordan randevu aldım  ve gittim, yakın göz numaralarım değişmiş değişmesine de asıl sebep göz kriz girmiş ve göz tansiyonu yükselmiş ki yapılan retina yoğunluğu tetkikleri ile onun da yalancı göz tansiyonu olduğu anlaşıldı. Seveyim ben senin krizini ne kuruluk hissettim ne batma ne de yoğun bir ağrı ve çapaklanma diye doktoru krizden vazgeçirmeye çalışırken doktor demez mi yoğun ama kalitesiz göz yaşarması da kriz belirtisidir diye:( Kadın düpedüz kalitesiz dedi gözyaşlarıma, yani nafile ağlamalardanmış yani yalancıktanmış..İlaçları damlaları aldık, reçeteyi aldık döndük eve öncelikle gözlükleri yaptırtmamız lazım acil, progresisive gözlük nasıl alışacağım diye kara kara düşündürüyor beni,  sonra da düzenli ilaçları kullanmamız lazım ee tabii bir de yasaklar geldi 1 haftalığına az iş, az bilgisayar, az kitap, az bakmak, az tv ... sonraki haftayı krizin gidişatı belirleyecek...
Uzunca süredir yorumlar yazamıyorum hiçbirinize ama izlemiyor değilim bloglar yavaş açılsa da uzun süre beklemek zorunda kalsam da sayfaların gelmesini gecenin bir vakti usulcana dolaşıyorum aranızda. Benim gözler krizden çıkana kadar ilgimi çekecek yayınlar yapmayın olur mu ve tabii sizlerde yoğun göz yoranlar olarak bu göz yaşarmasının benzerini yaşarsanız hafife almayın aklınızın bir köşesine not düşün ki yalancı gözyaşı da kriz belirtisiymiş ve göz kendini korumak içine sebepsiz yaş üretiyormuş tepki olarak...

Ağla gözlerim ağla, bu kriz de geçecek nasılsa...


16 Şubat 2014 Pazar

Ankara Çıkartması-4:))



Gözümden uyku akıyor bir yandan da face de paylaşılan resimlerden oluşturduğum bu videoları sizlerle paylaşmak için de can atıyorum:) konakladığımız misafirhanenin kalorifer tesisatında sorun olduğundan son gece kaloriferler çalışmayacağı için bizi başka bir yere aktarmak istediler. Ama ısrarla aynı mekan da kalmak isteyince de ehh siz bilirsiniz  dediler nihayetinde. Tabii biz bilirdik ama gelin görün ki Ankara'nın gece soğuğu başkadır diye de dillendirilince saat 2'ye kadar  donmadan uyuyayım diye 2 adet schetland battaniye altında ezim ezim ezildim. En sonunda silindir altında ezileceğime soğuktan ölürüm dedim ve normal uyku pozisyonuna geçebildim geçmesine de  biraz geç oldu:))




Ankara Çıkartması-3 :))

Ankara Çıkartması boşuna demiyorum ben, rüzgar gibi geçti geçmesine de öyle renkli görüntüler bıraktı ki geriye size de bana da sadece izlemesi kaldı... Tık, tık,tık... Video yaptım efendim arkanıza yaslanıp seyredeceksiniz sadece...

Ankara Çıkartması-2

Tetaş elektrik mühendislerinden fason işçi yaratmışız meğer ki her biri öğle tatillerinde üretim yapmışlar masamıza, doldu taştı bu üretimlerle masamız, bir de öğle tatilinde masamızdan alışverişe gelmezler mi? Yüreği, emeği güzel hanımlar umarım kendi üretimlerinizi kapışmamışsınızdır.




Ohhh Nalanım  standının başında emzirecek çocuk aramakta:))



Ankara,İstanbul, Bursa, Tokat... Duygu taa Tokat'tan eşiyle geldi belli ki masasını açma telaşında bu resim karesine girememiş...

Nazan masamızdan telefonla satışta:))
Müzeyyen Öztürk hanım'ın tavuk şeklindeki masamıza bağışladığı ekmek sepetini de telefonla satmıştık sahi değil mi?
Bir dahakine türkcel'den masamız mesaj hattı istemeli:))


Tamammm, tammmmmamm bol resim, az çene:)) Ama ben bunun intikamını alırım sizden haberiniz ola...


Ankara Çıkartması-1:))









Hem de aylar sonra yeniden bir Ankara çıkartması yaptık ki yazmak istiyorum,ilk Ankara çıkartmamızı doya doya yazamamıştım ama bu kere sıcağı sıcağına ayağımın tozu ile döndüğüm Ankara Çıkartmamızı çok yazmak istiyorum hem de sayfalar dolsun istiyorum... Elim aklımdaki kelimelere yetişemesin istiyorum ... Bunca zamandır şu bilgisayar-blog sorunlarım nedeniyle dilsiz hapsolmuş  olsam da kimbilir kaç kere yazdıklarımı tekrar yazmak zorunda kalacağımı bilsem de direnerek yazmak istiyorum hem de... azar da işittim üstelik tüm tüm , tek tek blog arkadaşlarımdan blogunu boşladın yazmıyorsun eskisi gibi diye, işin aslı öyle değil ama varsın olsun... Hak ettim yine de azarları, bilgisayar ve blog zorladıkça beni ve ben zorlanmak istemedikçe bunalıp bunalıp klavyeyi deflarca kırmak geldik.çe içimden her defasında yeniden yazmalıydım inatla, belki yine öyle olacak ama olsun yazacak cok güzel 3 gün var, 3 keyifli gün... Aslında aylar önce Serpil Aksungurla yaptığımız ilk Ankara çıkartmasında tohumları atılmıştı bu son Ankara yolculuğumuzun... Sevgili Sibel Hoşcan Gönen bir yandan, Sevgili Bulutum Gölgem Tülinim bir yandan, şahsen tanıdığımız blog dostlarımız ya da ilk defa karşılaşıp kucaklaşacağımız blogu olsun olmasın hobilerine el işlerine gönül veren dostlarımız bir yandan, yani cümlemiz kıpır kıpır heyecanlar duymaya başladık bu süreçte. Olduydu olacaktı, olursa ne güzel olur derken, yaklaştı, az kaldı diye telaşlanırken, yüreklerimiz kıpır kıpır 3 gün rüzgar gibi geldi geçti, çok güzel hatıralar bırakarak bizlerde.
Sevgili Sibel, adım adım Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar Bey ve ekibi ile görüşmeler yapıp paylaştıkça umutlarımız filizlendi ve yeşerdi, kadın el emeklerinin sergileneceği pespembe bir afişe dönüştü. Bu afiş Başkentimizi süslemeye başlayınca herbirimizin heyecanları daha da arttı. 
Nazım Hikmet Kongre ve Kültür Sarayını biz üreten ve paylaşan kadınların sergisi için açan ve biz'at açılışımızı  kurdela keserek yapan, bununla da yetinmeyip gelecek dönemlerde Ankara'nın üretken hanımları için çok güzel ve büyük destekler vereceğini müjdeleyen Belediye Başkanımız Sayın Fethi Yaşar bey'e ve ekibine ve de tüm çalışanlarına Sevgili Sibelciğim hepimiz adına bir teşekkür edersen çok mutlu oluruz.  Belediye Başkanımızın bu samimi ve destek davranışı dilerim ki tüm illerdeki, tüm belediyelere örnek olur ve  tüm blog arkadaşlarımızda bu duyguyu yaşarlar. Belediyelerin böylesi sergilere destek vermesi, kadın emeğine gösterilen sevgi ve saygının çok güzel bir örneği ki Sİbelciğim iyi ki böylesi bir oluşuma öncülük ettin ve bizleri de Istanbuldan bu heyecanına dahil ettin. Evet bizlerde Sevgili Tülinciğimle birlikte SERÇEV yararına düzenlediğimiz masamızda satış yaptık. Minicik bir damla olduk, sonra sergiye katılan masalardan elde edilen gelirin de yine organizasyonu düzenleyen Sevgili Sibel'in Serçev'e bağışlamayı önermesi ve arkadaşlarında bu fikri alkışları ile destek vermesiyle göl olduk... Masamız Halil İbrahim sofrası gibi oldu, arkadaşlarımız bu da bizden olsun diye el emeklerini göz nurlarını getirip masamıza bıraktılar ki çok duygusal anlardı bu anlar... Kendi masalarında satış yapan arkadaşlarımız koştu geldi bizden alışverişe:))Bir de  gencecik bir arkadaşımız tekerlekli iskemle bağışlayacağını söyledi ki değmeyin keyfimize... Çok güzel anlar herbiri, masamızdan herkesten bir parça olması ayrı güzellikti kelimeler kifayetsiz kalıyor bunları yazmaya, yaşamak ayrı bir duygu seli... Ufacık bir umut olursak bir dua alırsak sevabı bu vesile ile hepinize gitsin...

Az laf çok resim de anlaşalım, yoksa yazdıkça duygusallaşacağım:)






Çok şımarık çekmişsin beni der durur Tülinim, şımarmak sana yakışıyor yaa ben napim:))

Devamı azzz sonra, yazdıkalrım kaybolmasın diye böleceğim:))