.

.

25 Eylül 2013 Çarşamba

Kahvaltı Keyfinin Artçısı:))



Böyle kahvaltı keyfine can kurban... Masa'da muma dönmüş halde oturmak yok, etrafındaki garsonlar sen bir arkadaşınla konuşurken tabağını almasın diye gardını almak yok, üstelik etrafta karıştırılacak, ellenecek, bu benim diye ayrılacak öyle de çok obje var ki çabucak kahvaltımı yapıp başladım gezinmeye kolaçan etmeye:)) Eee rahat durur muyum, bırkaladım, inceledim, göz koydum. Herkes dağılır, evlerine gider ayak ben her yeri talan etmiş üstelik gidiş yolunu kapamış, kumaşların arasına gömülmüştüm bile. EEE seçtik tabii deneme baabında bişiler hemencecik, devamı çok, yerini de devamını da biliyorum artıkın gider gelir dağıtırım ortalığı:))

Eve geldikten sonra stokların arasına yani kolleksiyonuma ilerde kullanmak üzere katacaktım ki ev sahibelerinden biri (Filiz Hanım) arayıp sormaz mı ne yapacaksın onlardan diye... Aaaa size ne kardeşim, patchwork yaparım, canım ne isterse yaparım derken siz de yapsanıza ya geldi dayandı gülerken konuşurken konu. Nasıl olur düzgün olur mu derken aldım mı başıma iş, nasıl olacağını göstermek adına 2 adet iğne heba ederek ( ki kalındı kumaşlar:)) ) minnacık makinamı zorlayarak önce arkadaşlarıma örnekleme yapmaya kalkıştım, sırf nasıl olacağını göstermek adına. 1 saat gibi bir sürede normalde birleştirmeden sonra ütüleyerek dikiş yerlerini açma işini yapmam gerekirken fazla bulaşmadan çala kalem dikip resimlerini çektim ve arkadaşlarımla paylaştım. Bir de halen sormazlar mı şimdi ne yapacaksın diye:))) Teftiş Kurulu mübarek:)))


Minnacıkkkkk:)) Ama kılıf diktiğim makina bu kadar minnak da değil tabii canım:))
Ruşenciğimin güzel hediyesi bu ona baktıkça dikesim var:))


Madem günü bu örnekleme işi ile  başladık, minnacık makinamızı zorladık, şimdi sıra makinanın gönlünü almaya geldi. Ele aldık bir kere kumaşı bırakıp kaldırmak olmaz:)) Birleştirdiğim parçalardan büyük olanını bu kere oturup bir güzel söktüm, yine ölçüsüz, kalıpsız bu kere minik dikiş makinama kılıf dikmeye koyuldum.
Ahh ahhhhh şu evdekiler hiç anlamıyorlar beni:))) Gar-gar pazar günü kafaları şişmişmiş, pazar pazar yapılacak iş miymiş bu, onlar öğlen uykusuna yatacaklarmış, vır vır vır yani... almışım elime bırakır mıyım? Tabii kestik makinanın sesini bu kere elle dikmeye başladım. Dik Allah dik bitmiyor bir de içime sinmiyor sağlam olmalı diye diye uyansınlar diye bekliyorum. Yanii planlar altüst olmuş ve ben inat etmiş durumdayım ya bitecek ya bitecek. Eğriyi doğrultmak zordur yaa 1 saatte bitecek bir çantacık 6 saatte bitme rekoru kırdı ama bitti:))






Bir güzel giydirdim makinacığıma ki onu aldığımdan beri neredeyse eskisinin yüzüne bakmaz oldum biraz evdekilerin şikayet ettiği kadar sesi fazla ama öyle hafif ve öyle pratik ki elim ayağım oldu son zamanlarda adeta:)
İyi günlerde giysin, üşümesin efendimmmm:)))

Not:  Bilgisayarıma zorunlu olarak format attırdıktan sonra bir de bilgisayarcımın ısrarı ile sistem programını değiştirdik:( Şimdi ne nerde ve neden orda bilemez haldeyim... Bir kaç günlüğüne tekrar eski haline alması için revizyona gidiyor. Bu yüzden güzel yorumlarınızı cevaplayamayabilirim. Daima aza tamah edip, azla yetineceksin:))


22 Eylül 2013 Pazar

Arnavutköy'de kahvaltı keyfi-2













Serpillllllll hanım, Serpil hanımmm benimle yok böyle bir resim!!!! Neden, neden, neden?







Korktuk efendim tüm resimleri birden yayınlamaya:)) Acemileştim mi yoksa bloglara resim eklememi değişti bilemedim daha buldukça eklerim, işin en zoru yanı bulmak tabii benim için:)))


Arnavutköy'de Kahvaltı Keyfi...




Amanınnnnnn ne kahvaltıydı ama... Neresinden başlayayım ki anlatmaya... 
Yaz ayları neredeyse bitti bitiyor derken  üzerimizdeki rehavetten kurtulmak, yeniden tazelenmek, üretmek, paylaşmak en güzeli de sadece paylaşımlarından tanıdığımız yeni arkadaşlarla tanışmak, eski dostlarla buluşmak ve dostlukları tazeleyip pekiştirmek adına 10marifet.org'un düzenlediği bu kahvaltı fikri hepimize ilaç gibi geldi....


Sevgili Fidan&Filiz Başaran kardeşlerin ev sahipliğini yaptığı, 10marifet.org ekibinin güleryüzlü, sıcak yöneticisi Aylin Çevik Yalçınkaya'nın organize ettiği kahvaltı boğaza nazır eski bir Konak'ta, rahat, samimi, sımsıcak bir ortamda bol ikramlı, biz bize, sadece bize özel bir mekanda, kahkahalarımızdan, bağrışlarımızdan, yüksek volum konuşmalarımızdan aman yan masa rahatsız olmasın diye düşünmeden, kasmadan , fısıldaşmadan bol keyifli anlar yaşanarak ve tadı damağımızda kalarak çoşkuyla yaşandı...
Uzunca süre yaz dolayısıyla yayınlara ara verdiğimden pek dilim dönmüyor mu ne anlatmaya:))) 
OOOO çaresi var şekerler, ben susarım resimler konuşur hem de yüksek volümden konuşur:)) sizleri mahrum bırakmayalım bu keyifli anlardan değil mi ama:)))

Bu arada söylemeden geçemeyeceğim bu paylaştığım resimlerin çekiminde, böylesi şık şık düzenlenmesinde hiçbir müdahilim yoktur(Efendim düzenlemeler Funda Miral'e aittir) bilgisayarınızın ayarları ile oynamayın:))) Ben böyle anlarda çoktan vazgeçtim fotoğraf çekmeye çalışmaktan, malum biliyorsunuz çektiklerimi, hem bana hem size işkence:)) Bu nedenle anların keyfini çıkarmayı tercih ediyorum böyle zamanlarda siz de bu şansı kullanın derim bir yandan güne bakarken bir yandan da düzenlemelere bakmayı ihmal etmeyin:))

Resim yazısı ekle


,,







































Devamı var... Resim eklemeye çalıştıkça bozacağımdan korktuğumdan iki bölüm halinde yayınlıyorum:))





.





18 Eylül 2013 Çarşamba

Vay hainler vayyy....



Sabah sabah iğneye giderken ne güldüm, ne güldüm:))
Hem kendi halime hem çöp türevi malzemelerden gözünü ayırmayan bizimgilleri düşünerek hem de sağından solundan fotoğrafını çekerken bir kadıncağızın durup ne yaptığımı anlaşılmaz bakışlarla  seyretmesine... Tabiii içinden ne düşündü konu uzar gider diye soramadım ama bakıp bakıp başını sallayıp yoluna devam etmesinden pek hayırlı şeyler düşünmediği belli, bir de Sağlık Ocağında karşılaşmaz mıyız? Kadın ben çıkana kadar gözlerini ayırmadı üstümden:))
Bizim buralarda gülmek için  malzeme çokkk anlayacağınız benim hiç müdahilim yok , gözüm tüm iyi niyetimle yolumda yürürken şu aşağıdaki dolaba takılmasın mı?  Ben napim yani?????

Vay hainler,vayyyyyyy dedim gitti atana görür görmez, denmez mi ama?
Bir çekmecesi önden hasarlı,diğer gözlerinin de sadece altları yuvalarından çıkmış,  azıcık tamirle pekala adam edilip balkonda falan malzeme depolamada kullanılabilir hadi o çekmeceyi adam edemedin at o çekmeceyi o alanı da raf olarak kullan üstelik raf ayakları pırıl pırıl.
Ben mi ne yaptım, üh-hüüü-hüüüüüü :( tabii sadece resmini çekip sizlerle mahallenin çöpünü paylaşmakla yetindim, yer yok ki alıp onu bir güzel adam edip hobi malzemeleri için dolap yapabileyim:)))

Offf offff yaaa atmasınlar bizim mahalleye böyle çöpler:((( hay bir de daha neler atıyorlar bir görseniz bu yanında belki hasarlı kalır gerçekten...

Bugünlük sokak izlenimleri bu kadarrrr, kalın dostluk ve sağlıcakla...

3 Eylül 2013 Salı

Duygu Hanımmmm...

Bir önceki beyimizin zevcesi, pırıl pırıl  gencecik bir hanım benim kocakarıları kurbanlarımdan birine dönüştü yine bir yolculukta... Sevgili Duygucuğumda bizler gibi hobileri olan, üreten ve çalışan bir hanım, ne yapıp edip bir merhaba ile birbirimizi buluyoruz günün bir yerinde...
Güya yaz aylarında kocakarı üretimine ara verecektim ve kendimi dinlendirecektim ama onun kelimelerindeki heyecan bana da yansıdı, keyifle çalıştığım bir hatun çıktı ortaya...

Fazla ara vermeyelim, yayına bu güzelliği de gönderelim...




Sevgili Duygu'nun; Pİnkhouse diye bir dükkanı var ve yastıklar ile baykuşlu duvar süsleri kendi el ürünü benim temamada konu oldu bu vesileyle...