.

.

27 Mart 2012 Salı

Cızz Kutusu...


Bazı kutuların mekanizmalarını çok seviyorum. Bu da onlardan biri, bu mekanizmalar satılır mı bir yerlerde bilen varsa paylaşırsa çok sevinirim.Çok şey yapılabilir bu mekanizmaların boy boyları olsa. Mesela ben bu kutuyu bir yandan eşelerken bir yandan da  laptop kılıfı hayal ediyorum:)  Bu sevdiğim mekanizmalı kutulardan bir diğeri de ağız kısmı sıkınca açılan gözlük kılıflarıdır ki eskiden gözlükçüler suni deri üzerlerinde reklamları bulunan bu kılıflara koyup verirlerdi gözlükleri, şimdilerde hiç rastlamıyorum bulsam sırf o mekanizmaları için alacağım, onların da satış kaynağını bilen varsa ve paylaşırsa sevinirim. Ben uyuduruklarını yaptım ama originali gibi olmuyor zamanla esneme yapıyor. Elimde bir tane var cızz kılıfına takım yapacağım onu:)
Neyse gelelim bu günkü konumuza; El emeği işleme bulunan vakti zamanında hoş bir kutuymuş. Benim değil ablamın, atarken havada kaptım sen napıyorsun, ne kadir kıymet bilmezsin diye:)) Hemen söktüm parçalara ayırdım. Aslında gönlüm tekrar işlemek isterdi üzerine çarpı işi birşeyler ama şu anda hiç tahammülüm yok, daha tedavi olamadım:)) Bu nedenle yine atarken kesip ayırdığım deri bir çantanın ön yüzünü uygun gördüm. Hem zarif hem şık hem de daha uzun ömürlü olacak.
Kutuyu lime lime parçaladım, heyecan yaratmayın tekrar  birleştirebileceğime ikna olmadınız mı daha? ;))

Metal kısmı paslanmış önce onu sprey boya ile gümüş rengine boyadım.

Bu aşamada arkasını neden söktüm acaba diye hayıflandım, illa parçalayacağım yaa:) neyse yaptık bir kere:)


Sonra deriden parça kesip işlemeli yüzünü kaplayıp, mandallayarak bir gece beklettim. sonra metal kısmı hariç tüm kutuyu monte edip üzerine bir ağırlık koyarak bir gece daha beklettim. Mekanizmayı yerleştirip, yıpranan iç derisini de yenileyip son yapıştırmaları yaptım ve bir gece daha beklettim. 3. gün sonunda bu hale geldi, ben çok sevdim, umarım eski sahibi de sevmez dee aaa bu benimdi demez. Hiç heveslenmesin söküp eski haline getirir ancak öyle veririm:)) Atıyordu haksız mıyım ama! 






25 Mart 2012 Pazar

Makyaj Çantasının Mutlu Sonu:))

Görende beni sürekli seyahat eden bir Hollywood yıldızı sanır:))Nerde abuk sabuk malzeme bende mutlaka vardır bir eşi:)) Her nedense bilmem ama ev kuşu 3 tane makyaj çantası edinmişim ahir ömrüm boyunca, bu kutulardan birini halam vermişti onu hatırlıyorum, vintage bayağı eski bir şey hatta şaşırtıcı ama halen maddi değeri varmış antika olarak, diğer ikisi de sanırım bavul seti ile hediye verilenlerden:)) Kokoşum kokoş olmasına da hiç işim olmaz elimde koca bir makyaj çantası ile oradan oraya gezmelerde, her halde kullanmaya kalksaydım da hiç yakışmazdı elime, sahi kullanan var mı böyle bir şeyi aranızda? Neyse ben devam edeyim yazmaya ki ben hep farklı amaçlarda kullandım durdum bu çantaları, birinin içinde kullanmadığım gözlük kılıfları minik objeler hatıralar var hatırladığım o yüksekte olduğu için indiremedim henüz, bir diğerini daha  kullanışlı ve daha modern olanına yeni makyaj malzemelerini koydum ki yine amacına uygun kullanmadan ve sadece dolap içinde kullanılacak şekilde. Üçüncü yani sonuncuyu da içindeki ıvır zıvırı boşaltıp ele aldım. Çünküüü bu kutu benim çokkk işimi görecek daha gözüme iliştiğinde hissetmiştim bunu.


Samsonite 1950 train case:)) Ben doğmamışım daha çokk var:))

Vintage mintage bakmadan önce güllü cicili bicili  yapışkanlı bir kağıtla kapladım bir güzel. İçindeki aynanın bakılmaktan sırları yıpranmış orayı da kapladım ki gözüme batıp durmasın.


,




Nicedir sığdıramaz oldum nakış ipliklerini bir yerlere. Parcık pırcık bir dolu ip ama bir işe yarar diye atmaya kıyamıyorum. Daha önce bu ipler için Serpilciğimin sergisinden çok hoş bir kutu almıştım, lakin ona da sığınamadım, bu yüzden o kutuyu başka şekilde kullanacağım:)) Yine ipler için minik bobinler yapmıştım. Son kanaviçe maceramdan sonra bayağı ip arttı yine, halamcım da Marmaristen az da olsa bulabildiklerini göndermiş onlarda eklenince yeni bobinler yapmam gerekti, bir dolu bobin yaptım işe başlamazdan önce ara ara daha da yapacağım boş dursunlar.




Sonra bobinlerin ebatlarına göre kutu içine sığacak şekilde mukavva kartondan kutu yaptım ve yapışkanlı kağıtla kapladım. araya bölmeler yaptım ama onları kaplayamadım, çünkü kağıdım çok az kaldı elimde umarım devamını bulurum :(
Birinci kutu bitince bobinleri yerleştirdim, düzenli oldular lakin kukalar açıkta kaldı:( Bir kutuda onlara yaptım, kukaları yerleştirdim.Baktım halen yer var kutunun içinde ve malzeme de var bir o kadar kutunun original içliğine de o malzemeleri yerleştirince misler gibi oldu. Ben çok sevdim, bakalım sizler beğenecek misiniz???
Keşke biraz daha büyük olsaymış demedim değil, kumaşları da koyacak kadar yer kalsaydı daha da iyi olurdu yaa buna da şükür. Bir dahakine belki bavul çalışırım belli mi olur benim neyi ne zaman niye yapacağım:))


,


,


Kutu Raf

Ayy ayyy, nasıl açıklanır yaptığım iş bilmem bu defa:)) 

Bu üst üste duran raflı dolabı açıklamakla başlayayım işe önce sonra gerisi gelir nasılsa:)) Bu gördüğünüz raflar farklı zamanlarda yaptırılan tv ek üniteleriydi, yani bir zamanlar alt bölümdeki raf ve kapaklı dolap  bir TV ve video dolabıydı, bir pim üzerinde hareket ediyor ve üst kısmı  360 derece kendi etrafında dönebiliyordu. Üstteki ise hayatımıza  Digitürk'ün girmesiyle aleltecel oluşturulan ek bir kutuydu. Üst kutuyu üstelik farklı yerlerde son zamanlara kadar kullandık da. Evde kullanım ömrü bittikten sonra atılmak istenmediğinden yazlığa götürüp orada değerlendirme kararı alındı ama her zaman olduğu gibi  yerleştiği yerde yıllanmaya başladı. Özetle bugünkü işimizin konusu bu:))
Daha doğrusu benim corner ofis projemde onu yeniden kullanabileceğim bir hale dönüştürmek ve gidinceye kadar etinden sütünden istifade etmek istememle başladı herşey. Uzunca bir süredir kendi kutularımı üretmeye başladım bu vesile ile, bana bu seferki çalışmamda klavuzluk eden Sevgili Adadenizim'e teşekkürlerimi sunuyorum. Kendi bile unutmuştur ne yaptım ki ben vallahi suçsuzum diyordur şimdi :)) ama o paylaşımından  beri bir başka vesile ile de olsaydı aklımdaydı böyle bir uygulama.İlerde inşallah tamamını yazlıktaki bir alan için yapmayı planlıyorum:))
Gelelim ne yaptığıma bunca açıklamadan sonra yapım aşamaları yine kayıp ama anlaşılmayacak gibi değil zaten rafın aralıkları ölçüsünde 2 kutu oluşturdum, yapışkanlı kağıtla kapladım  ve  birer kulp taktım:)) 

Daha içlerini yerleştirmedim rastgele tıkılmış eşyalar şimdilik, yerleşince eklerim yine bu yazıya resimlerini. Ama şimdiki hali ile bile kullanışlı oldu, odaya git-gel yol katetmelerim azaldı, sürat kazandım:)  Kış için corner ofis kurarım derken yazın balkona da yakın olması itibarıyle bayağı bir istifade edeceğim bir alan yaratıldı gibi:))



Hobi Malzemelerini Tasnif Etme Çalışmalarımın En Yenisi:)))

Dikiş kutusu ve müştemelatları derken her gün bir yolla sıkça el attığım malzemelerin kutularını, kılıflarını da yenileyeyim deyip işe sarıldım. Tek şartım dışardan malzeme almak kesinlikle yok!!!Mutfak, salon, yatak altları bakınıp duruyorum nerde işime yarayacak malzeme bulurum diye... Aslında bu pitükare kumaşı mutfak takımını yenilemek için almıştım ve diğerini ise kapitoneleyip tencere dolaplarının altına örtü yapacaktım:)) kısmeti değilmiş oraların, eksik olsun napim. Bu amerikan servislerini de farklı amaçla mutfakta kullanmak için alınmıştı, onlarda dönüşebileceği en pratik bir şekilde kutuya dönüştü. Böyle ebatlarını kendimin belirleyeceği kutulara ihtiyacım vardı, iyi de oldu. Aşağıda gördüğünüz mavi, kutuyu çorap kutusu olarak almıştım karelere bölünmüş göz-gözdü ve bir süredir tarafımca amacından farklı olarak kullanılıyordu, çünkü çoraplarımı sığdıramadım bütünüyle içine ve çekmeceyi de bayağı daraltacaktı, baktım, baktım onun da rengi ruhsarı benim ruh durumuma uymuyor hadi el atmışken onu da kaplayayım dedim, dedim demesine de yenisini sil baştan yapsaydım daha az vaktimi alırdı.Altı ve yan kenarlarının içinde kalın karton var, üst kapak sadece kumaş ve çırt çırtla kapanıyor ağzı.Çok kullanışlı, bir de kumaşları düzenlemek için yapacağım büyüğünden, bavul gibi:)) En baba gazetelikten dönüşme günlük iş çantamı daha önce kaplamış ve 10marifette yayınlamıştım.Ona da iki yeni cep, bir kapak birde ön kısmına düzgün görünsün diye bir parça ekledim.

Envantere baktığımda  benim bu yaptıklarımdan en çok mutfak zararlı çıktııı... Annnneeee, duyma sen bunları... Şişşşt susun bakimmm!!!

Bitti mi rahatladın mı derseniz daha rahatlayamadım. Mesela kumaşların, takı malzemelerinin, kurdelaların, yünlerin durduğu gözlere de el atmam gerekecek , off ne çok şey var dikkatli bakarsam gözüme batacak da yanlarından yel gibi eserek geçiyorum. Habire yaptıklarımı tekrar tekrar yapıp yenilemekten başka iş yapamıyorum hal böyleyken...Neyse onlar başka bahara harç bitti, şimdilik yapı paydos:)))


Bunun içini hiç açmayayım beyniniz sulanır:)) yok yok içinde:)

Off bunun içindekiler hep yerlerine gidecek:)

Günlük işimi koyuyorum bu kutuya, yeni halini çok sevdim üstelik.Kapağına da cep yapacağım:)

İncik boncuk kutusu, üstü reklamlı bir torba ve eski makyaj çantası kaplaması...
O makyaj çantasının içi çok fonksiyoneldir, tığları, falan içine koymuştum tekrar eski işlevine döndürsem mi ne?

Alet edavat  kutusu, operasyon çantası da denebilir, her an elimin altında bulunması gereken malzemelerden bir bölümünü barındırıyor tabii ki.

Bu küçük kutunun içindekilerde tasviye edilecek. O bile bir iş, iplikler kurdelalar vs vs...

5 tane yaptım bu kutulardan, ikisine kaftanlarda kullandığım boncukları koydum, iplikler falan iyi oldu:)

Şimdilik tasfiye edilecekler kutusu:)) balmumu dikiş kutusuna, maket bıcağı alet edavat kutusuna gidecek heman...
Bu arada bakıyorum da bazı blog arkadaşlarımın ruh durumları da benden farksız, habire eskileri yenileme derdine düştük, sanırım mevsimsel:)) mevsimseldir, mevsimsel kesinlikle...

23 Mart 2012 Cuma

Alet-Edavat Kutusu:)

Önce ince bir kartonla tüm çevresini kapladım.

Bir işe başladığımda farklı malzemeler gerektikçe 1 saatlik bir süre içinde onu oradan bunu buradan alayım derken bir bakıyorum dağılmışım da dağılmışım. El altında sürekli bulunsun istediğim çizim kalemleri, makas, pens, uhu gibi malzemeleri nereye koydum hangi kutuda diye aranmaktan iyicene el aman deyince kolları sıvadım yine bir başka kutu projesine yelken açtım...
Mutfakta kullanım yeri bulamayan bir kaşıklık pekala işimi gördü görmesine de mutfaktaki eşyalarda odaya taşınmaya başladıysa sonum hayrola:)
Uzun kollu bir penye bluzun uç kısmından 10 cm lik bir pay ayırıp kestim.

iki parçayı üst üsta kutuya geçirip kutunun uç kısımlarını silikonla sabitledim, kısa kısım cep olacak bana:)

Biraz
 sutaşı, 2 minik gülle bitirdim.

Bu hali boş hali,




Bu hali de içi çoktan dolmuş ve  yeni bir kutuya daha ihtiyaç var mı  acaba diye soran hali:))










21 Mart 2012 Çarşamba

Tavşan:)


Küçük müçük ama bugün bayağı peşinden koşturdu beni bu tavşancık:))
Kolay gözüküyor yapımı lakin originalinden daha fazla  dikişine özenince, çamaşır makinasında bile yıkansın diye titilenince bir de dikiş makinasını çıkarmaya üşenince bir baktım ki incik cincik parçalarla uğraşırken akşam olmuş.
Havuç amigurumi :)) ilk defa milli oluyorum, zevkli ama kesinlikle sarmıyorum bu işe:))
Kulakların içinde tel var şekil değiştirebiliyor originaline sadık kaldım. Bedenim içinde de şişe kapağı kullandım.



Halacığım ardiyesini düzenlerken bir koca koli dolusu dantel, sutaşı, fisto, fermuar, düğme, kumaş da bana ayırmış, harika Marmaris ganimetleri edindim sayesinde, enfes enfes hepsi. Bir de eski evinde kullandığı süsü bana örnek olsun diye eklemiş koliye  ''Bana da bir tane yapar mısın?'' diye. Yapmaz mıyım halacığım, yaparım tabii diye koyuldum işe onun istediği yeşildi yani originalinin aynısı.Olurrr neden olmasın....


 Onu yapmazdan evvel bakim nasıl olacak diye başka bir kumaşla  deneme çalışması yaptım, ee oluyormuş yani:)) Tabii aynısını yapamadım yapmadım, öncelikle o rafyalardan evde yok, eskiden her yerde vardı rafyalar şimdi kolay bulur muyum onu bile bilmiyorum ama deneyip araştırıp çarşı pazara gidince göreceğiz:))

 Bu eskizi olsun aslı da olur elbet:))


Yarın daha güzel resmini eklerim,teyzem misafir bizde:)ancak bu gecelik bu halini yayına gönderebiliyorum, çünkü az sonra kavga etmeye başlayacağız sohbetine  de doyum olmuyor demeye başladıııı. Tavşan kaç, tavşan kaç sahi neydi öyle bir tekerleme geldi aklıma çocukluktan ya da bir oyun muydu o? Neyse ben kendime uyarlayayım Fiamma kaç, Fiamma kaç))





19 Mart 2012 Pazartesi

Cep Telefonu Şarj Taşıyıcısı


Boşalan her nev'i deterjan kabının nedir elimden çektiği ben dahi anlayamıyorum:)) Üstelik büyük bir adanmışlıkla yapıyorum bu işi , attığım her işime yaramayacağını düşündüğüm plastik kutunun ardından 1-2 gün bekletseydim keşke diye de hayıflanıp vicdan bile yapıyorum. 
Kaftanlar, sihirli kutular, telefon kapları, kalem kutuları,  kapaklardan minik saksılar derken cep telefonu şarj aleti taşıyıcısını(Adı bu mu bilmiyorum?) yapmasam olmazdı. Bu evde banyo dışında bütün prizler aşağıda yere yakın bu nedenle de basılır korkusuyla şarjdayken telefonları yere bırakamıyor, en yakın yüksek yere koyup telefonun kablosunu bayağı gerdirmek zorunda kalıyorduk. Lakin asıl sorun titreşimli telefonlar yüzünden yaşanmaya başladı ve telefonlar çaldıkça kendilerini yerde bulmaktan sersemlediler. En kolay çözüm bir dükkana gidip satın almaktır, ben de öyle yaptım bu işler için araçlarda da kullanılan şeffaf silikon pedlerden aldım ama sonuç alamadım, çünkü  dik yüzeyde sıkı tutuyor sanıyorsun bir müddet sonra bir bakıyorsun telefon yerde:( 
Velhasılı, en kolay çözüm plastik bir şampuan kutusunu kesip kendin yapmakmış:))Maviyi ablama, pembeyi kendime yaptım.  Ben sürekli aynı prizde şarj ettiğimden boş kaldığında ortada dolaşmasın, dursun  durduk bir yerde diye tack-it ile duvara sabitledim ki pek bir rahat oldu. 




Kullanışlıymış, tavsiye ederim.

17 Mart 2012 Cumartesi

2012 Bahar Totemi:))



Kaynak: Boraplastik:))


Halil Sezai'nin ''Olsun'' şarkısının Şahan versiyonunun ''Ayyyyy...ayyyyyyy'' bölümünü arka fona alayım ve bu yazımı taçlandırayım efendim... Vallahi ben sanırım yaklaşık bir aydır bulandığım işle şarkının bu kısmını en az onlar kadar iyi söyledim durdum. Hiç sesim soluğum çıkıyor mu bir aydır? Hoşş bazı arkadaşlar pek memnun bu durumumdan kimseye sataşmıyormuşum, sessizliğimden belliymiş dee ama neysee :)), nihayet kendi küçük dünyama döndüm, kendi küçük dünyamda gelişen her türlü kaosumu seveyim ben diye diye:))

Son yıllarda sabrımın hiç olmadığından yakınırdım yaa, yok vallahi öyle değilmişim meğer:)) Annem söylendi, benim gıgım çıkmadı:)) Yoksa halim mi kalmadı ne?



İlk çalışmamı malum biliyorsunuz, halam kendi için yıllar önce bu işleri bilen bir arkadaşının yardımı ile güya kolay olan  bu setleri almış, 3 tane, (bu arkadaş halamı hiç sevmiyormuş herhalde)(Bak halacığım haberin ola!!!) ama işleyememiş bir türlü.Bundan sonrada işleyemem sana göndereyim dedi, olur dedim. Dedim demesine deeeeee, bu işleri sürekli ve severek yapanları ayrı tutarak, sabrım ve inadımdan ötürü ''2012 Altın Huni'' ödülünü hakettim. Bu ikinci çalışmam bu yıl içinde, ilkini Ocak ayında yapmıştım, onu mumla aradım işlerken ,elde kalan birrrr var daha, onu biraz daha aydınlık ve bunalımımın geçtiği günlere saklıyorum. İlk çarpı işi tabloyu yaparken geceleri rahatlıkla işleyebiliyordum. Bu ikincisini de öyle lay-lay-lom geceleri televizyon karşısında oturur işlerin sandım ama yanılmışım. İlk gün gözlerim şeş beş olunca gündüz pencere önünde işlemek zorunda kaldım, tabii günlük düzenim iptal oldu, bazen 4-5 saat didindim durdum bazen aklım işte kaldı elime alamadım, delikler o kadar küçük ki bütün gün işliyorsun bir bakıyorsun bir arpa boyu yol ancak katetmişsin, bir tırnak büyüklüğündeki yeri ancak işlemişsin.(Kii bu işe gönül verenlere hayranlık duymamak elde değil) Bir de açıklamada iplik sayısını belirtmemiş, tüm yönergeyi altüst ettim, hatmettim ama bulamadım, delikler küçük olmasına karşın normal kumaştan çok iri olduğu için genel olan floss içinden alacağın 2 sap ip uygulaması gözüme hiç hoş görünmedi, ben daha sık dokuma bir şey istiyordum bu nedenle floss diye tabir edilen ipi yani tümünü önce tek kat denedim onu da beğenmedim, bu kere o ipi de 2 kat kullanarak işledim ve işi daha da zorlaştırmış oldum. Tabii bu da setin içindeki ipliklerin yetmemesi sorunu ile karşı karşıya bıraktı beni, hoş öyle yapmasaydım da yetmeyecekti ipler, çünkü tablonun tamamında hiç yer almayan gri ipten 50 sap koymuşlar neredeyse tablonun tümüne hakim renklerden 3-4 sap, Allahtan nakış ipliklerinin renk tonlarını üzerinden onca yıl geçmesine rağmen tutturdum da manzarayı bitirebildim.(İpleri aldığım yerdeki arkadaşta genel olarak setlerin ipliklerinin yetersiz olduğunu işe başlamadan önce mutlaka ek iplerin alınması gerektiğini söyledi, ki sizlerinde böyle setle iş yapacaksanız aklınızda bulunsun) Yarım çarpı olarak işleniyor ama bir daha böyle bir işe kalkışırsam tam çarpıyı tercih ederim. Kasnakta işlemek elde işlemekten daha zor geldi bana ama yarım çarpılar özellikle kasnaksız işlendiğinde yamuluyormuş, onca emeğin heba olması demekti ki cesaret edemedim.İşe başlamazdan evvel bir de kasnak yaptım. İşleme bittikten sonra Fransız Düğümü, Kurdela Nakışı, Lazy Daisy, Sap işi, İğne ardı gibi işlemelerle zenginleştirip bitirdim, ben bu işlemelerde sete sadık kalmadım renkleri değiştirdiklerimde oldu fazla veya eksik yaptıklarımda...

Kasnak Çalışması İnşaat çıtası ile yapılırsa ancak bu kadar olur:))

Çalışma tuvali:))

Karınca Duası:))

Altın hunimi elimde karşınızda reverans yapıp, Fiamma Production iftiharla sunar diyorum:))

İşlerken Karınca Dualarını kurşun kalemle boyadığımdan bayağı kirlendi, çünkü ellerimi temiz tutamadım, başa çıkamayınca da boşverdim elleri çitilemeyi:) Kurdela Nakışlarına geçmeden evvel kasnaktan söküp yıkadım. Hep yönergelerdeki ellerinizi yıkayın komutunun önemini merak eder dururdum, kirlenince işleme keyfiniz öyle bir kaçıyor ki bir an önce bitirip yıkamak isteği ile boyuşup duruyorsunuz:))