.

.

14 Nisan 2011 Perşembe

Kandıraviçe/3- Bahar Dalı

  
Kandırık kanaviçelere devam... çok çok olacak dediydim ya olacaklarrrr:)))
Net'te ağaç resmi ararken 3 tane kasnakta bahar dalına rastlayıp duruyordum.Hiç kaydetmek aklıma gelmedi oysa sevdiydim de... Ağaç arama işi bitince hadi onu da yapayım dedim ama aradım taradım sır oldu, yer yarıldı yerin dibine girdi sanki. Google'a sormadığım şekil kalmadı nafile binlerce dal var, ağaç var ama benim gördüğüm o kasnaktakiler yok. Tam anlamıyla sırra kadem bastılar...
İş başa düştü, oturdum çizdim, kumaşa aktardım ve çırpıladım, biraz boncukla da boyut kazandırdım.
Bu kere kumaşı işlemeden önce mavi boya ile boyadım ve İşte sonuç:)))


Bu çizimleri yaparken kullandığım kalemlerimden bahsetmek istiyorum sizlere ben çok kullanıyorum biçerken çizerken belki faydası olur özellikle çizim yapanlara... belki bir çoğunuz zaten biliyorsunuzdur, öyle olunca da tekrar bilgi  baş yarmaz ya der geçeriz n'olacak...

Nicedir kullandığım bir tane kalemim var ki o da eşini bir daha bulamadıklarımdan ve aldığım yeri hatırlayamadıklarımdan:( Bu kalemle çizdiğiniz şey bir müddet sonra (1saat gibi bir sürede) kendiliğinden kayboluyor. Piyasada aranırken sordukça karşıma benzer işi görecek ürünler çıktı, aldım da ama onların uçları kalın olunca pek detay işlerde işime yaramadı yine de onları da bulmam iyi oldu. Aramalarım devam ettikçe başka başka kalemlere ulaştım, insanın çocuk olası varmış, onlar bu kalemleri ne için kulanırlar bilemem ama ben bu kalemleri  her türlü çizimde kullanıyorum kumaşa çizmek kağıda çizmek kadar kolay olmasa da çok işime yarıyor. Çiz çiz olmadı bekle uçsun ya da çitile gitsin. Piyasa da sihirli kalem diye satılıyor. Çiziyorsunuz ve çakmağı yakıp hafifçe üzerinde gezdirince ateşle yok oluyor, aynı işlemi ben ütü ile denedim, harika sonuç aldım. Bir diğer çeşitte yıkanınca çıkanlardan, yani çizdiğiniz kumaşı işledikte sonra yıkayınca hiç çizgi renkleri kalmıyor. Daha yeni ne bulurum diye, daha doğrusu saplantı halinde ilk kalemimi ararken son olarak girdiğim bir dükkanda bir başka kalemle daha karşılaştım, tabii onu da aldım hemen. Bu kalemin 2 tarafı var, bir tarafından çiziyorsun diğer tarafından siliyorsun. Bu da tuhaf bir kalem ki renkli kumaşta da iz bırakmıyor yani silgisi silgi gibi değil uçucu bir şeye bandırılmış gibi. Son olarak aldığım kalemler ise sanırım favorilerimden ve arayışlarımın da sonuncusu olacak. Çünkü çitileyince çıkıyor veya kapağını sürünce veya denedim ütüleyince de yok oluyor. Her rastladığımda daha neler göreceğiz bakalım dedirtiyor bana bu siihirli dünya, kimbilir bilmediğim neler vardır daha...

Gelelim bu kalemlerle boğuştukça aklıma gelen bir bankacılık hatırama;

Bankacılığım ilk yıllarında sorunlu müşterilere mektup yazmak yerine telefon etmeyi tercih ederdim, iki dakikada telefonla uyarmak, ikna etmek daha kolayıma gelirdi açıkcası, ama müdürüm ısrarla ''Yaz kızım, hatırda kalmayan satır da kalır'' der başımın etini yerdi, o kadar yoğun bir tempoda çalışıyordum ki haklı olduğunu bilsem de için için kızardım, yazacaksın, imzaya açacaksın, taahütlü postalayacaksın, bekleyeceksin sonucu ki eline ulaştı mı diye diye söylenir dururdum, bir kişi değil iki kişi değil yüzlerce insan, 1 ay değil 3 ay değil bazen 2 yıl süren bir tempo, can dayanmaz bu işe, şablon çıkarmıştım sonunda fiks menü herkese fotokopi ile çoğaltıp gönderiyordum mektupları sonuçta bizim yaptığımız bu tuhaf uygulamayı bizden başka uygulayan şube yoktu o tarihlerde bankada. Gel zaman git zaman yıllar aynı alışkanlığı bana da edindirdi, körle yatan şaşı kalkar diyeceğim ama öyle de değil konuya ters düşüyor bu deyim, çünkü çok şey kazandırdı bana belki basit gelen bu cümle düzenli, disiplinli bir bankacı olmamı sağladı. Bu kalemleri her elime alışımda  hep bu cümle aklıma geliyor nedense ,kendi kendime gülüyorum. Çitileriz, ütüleriz, yıkarız, bekleriz uçar gider, hatırda da kalmaz satırda da derdim herhalde bu kalem o yıllarında elimde olsaydı sırf müdürün tezini çürütmek için...O müdürümle uzun yıllardır çok iyi iki dostuz, bir araya geldiğimiz de bu cümlesini hatırlatıp yapacağım bunu sırf gülmek için tepkisi ne olacak şimdiden düşünmek bile güldürüyor beni...
Çünkü o yıllarda benim için kullandığı sözlerden birisi de ''Sen yok musun, sen,  ahh ne kavga kaşığısın?''dı, mutlaka bunu der, fazlasını söyler eksiğini değil üstelik:)))

5 yorum:

  1. Bana Japonya yı hatırlattı bu kasnak fiamma.
    Samuray ve kiraz çiçekleri ile ilgili bir yazıyı hemde.

    Kalemlerine gelince,benim böyle bir tek kalemim yok :( Bu tembellikle almamı gerektirecek işim de YOK.Sen çalış,ben alkış tutayım canım.Böylesi daha güzel.Kitap okuyorum çok ca.

    YanıtlaSil
  2. Bu kandıraviçeler insanı özendiriyor, nostaljik bir havası var..Ellerine sağlık Fiamma..

    'Söz uçar, yazı kalır' benimde memuriyetteki ilk müdürüm bunu söylerdi.Ama kendisi sonradan herşeyin yazıya dökülmesi gerektiğini daha acı tecrübe etti..

    YanıtlaSil
  3. Tülinciğim, kiraz çiçeği ve Somuray haa, yaz bakalım bir bloğuna da okuyayım hatırlayamadım ama hoş bir yazıdır mutlaka. Bir de kahve pişirirsen bana deyme keyfime:)))Ben alırım sana o kalemlerden, kaynağını buldum bir kaç kişiye de söyledim bana hatırlatsın diye:))

    Nazancığım, ben de sevdim bu kandıraviçeleri, kandır kandır işle...
    Hepimiz aynı ekolle yetişmişiz desene, keşke kendi de uygulasaymış dediğini. Çalışma hayatında gerçekten önemli, özellikle para işi ile uğraşınca...

    YanıtlaSil
  4. bu kalemlerden alınmalı bir an önce. Ben çocuklarla gitmişsem alışverişe zaten alacaklarımı unutuyorum. Onlarsız da uzun süreli bir şey olamıyor. Hala annemin sabun sitilini kullanıyorum. Ama ince çizimlerde ie yaramıyr tabiki. Not ettim sihirli kalemi de alınacaklar listesine....

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Adedenizi, mutlaka dene özellikle oyuncak yaparken kalıp çıkarmada çok yardımcı olur sana da...

    YanıtlaSil