Demiştim yaa kral giyimine çok düşkündü...
Bir giydiğini bir daha giymez, giydiği giysilerden de kimse de olsun istemezdi.
Bütün gün sarayın dokuma tezgahları, terziler, makastarlar, kalıpcılar terzihanede gün boyu yeni kıyafetler yetiştirmek için durmaksızın çalışırlardı. Tam 3 yıl önce ''Benden iyi kimse size elbise dikemez, diktiğim elbiseyi sizden başkası giyemez'' diye kralın aklını soytarı bir dolandırıcı, güya komşu krallıkta başterziyim diye çelmiş ve günlerce krallıktaki ipek böceği kozalarını toplatıp,kazanlarda kaynattırmış ve aylarca dokuma tezgahlarında güya aptalların göremediği bir kumaşı dokutmuştu.Üzerine rivayet oydu ki hazineden gönderilen en değerli elmaslar, altınlar,zümrütler,yakutlar işlenmişti kaftanın. Üstelik her gün kralın üzerinde prova yapmış yakasını düzeltip,tam tamına beline oturtmuştu... Ama kimse görememişti ki...Tüm ahali hatta kral dahi görmüş gibi davranmış kimse aptallığı kabul edememişti ki.... Taaa ki o küçük, çelimsiz çocuk tören alayında parmağıyla kralı işaret edip, kahkahalarla gülerek ''KRAL ÇIPLAK!!!'' diye bağırana kadar...
Olan oldu, hiç böyle kıyamet kopmadı, hiç böyle sessizlik olmadı, hazineden yüklüce bir servet kuş olup uçtu, en kötüsü de kralın şanı ''Çıplak Kral'' diye aldı yürüdü. Dokuma tezgahları o günden sonra daha hızlı çalıştı, tam da şu günlerde kralın giydiği o değerli kaftanlarla o tatsız lakap neredeyse unutulmaya yüz tutmuştu.
Bu kere çarşı meydanında 3 arşını geçmez köhne karanlık terzi dükkanı bulunan yaşlı bir terzi krala ''Bir tek ben silerim üzerinize sıvanan lakabı dikeceğim giysiyle''diye kafa tutana kadar!!! (Acaba o güne kadar fukara cübbesi dışında herhangi bir soyluya kıyafet dikmiş miydi?kim bilebilir?) Kral'ın aklına 3 yıl önceki olay gelmiş ve pek bir hiddetlenmişti. Bu kere tedbiri elden bırakmayacak ve bu şaşkın terzinin restini görecek ya eski şanına kavuşacak ya da halk önünde bir kez daha çıplak kalacaktı. ''Restini görüyorum şaşkın terzi'' diye gürledi.''10 gün süre sana ya kıyafeti tören gününe kadar hazır edersin ya da tören başladığında kellene veda edersin'' ''Tamam''dedi terzi, ''sizden ne değerli taş isterim ne de altın, önce giyin elbiseyi eğer beğenirseniz ve hayatta kalırsam o zaman katını ödersiniz.Yanlız sizden bir çuval kermes, bir çuval ipek böceği isteyeceğim malum fakirlik'' dedi... Kral bir çuval kermes ile bir çuval ipek böceğini gönderdi viran dükkana ve beklemeye başladı.
Çarşı meydanındaki köhne dükkanın ışığı 10 gün boyunca gece gündüz hiç sönmedi, kapısı hiç açılmadı, ipek böceği kozaları kazanda kaynatıldı,kermesler sağıldı .Çıkrık sesleri 10 gün boyunca hiç susmadı. Sarayda tören hazırlıkları başlamıştı, tören alanının hemen yanına bir de darağacı sehpası kuruldu. Halk suskundu, kim kimle tokalaşsa elleri buz gibiydi olacakların endişesinden...
Herkes bir merak tören alayını doldurmuş soluksuz bekliyorlardı kralın çıkışını.Yaşlı terzi bir değil iki kıyafet dikmişti kral için ve sandıkta sakladığı kıyafetlerle sarayın yolunu tuttu. Anlaşmaya göre, kral kıyafeti giyecek, kendi bile görmeden gözleri kapalı halkın karşısına çıkacaktı.Terzi ise boynuna kalın urganı dolayacak darağacında bekleyecekti.
Öyle sessizdi ki ortalık... Dinledi ve tek bir alkış sesi duydu kral, derinden gelen bu alkış gittikçe kendisine yaklaşıyor ve yaklaştıkça da kuvvetleniyordu. Kral dayanamadı boncuk boncuk terler döküyordu,gözündeki bandı hızla çıkardı, karşısındaki çocukla bir anda göz göze geldiler.Minicik bir elden çıkıyordu bu alkış... Buu o çocuktu.. 3 yıl önce ''Kral çıplak'' diye bağıran çelimsiz küçük çocuk tam karşısında durmuş minik avuçları ile kralı alkışlıyordu...Kral üzerindeki elbiseye dokundu, yumuşacıktı, rengi kermes kırmızısıydı ki daha önce bu renkte bir kumaş dokunmamıştı krallıkta, öyle değerli taşlar falan yoktu ama farklı,sade,sıcacık bir duruşu vardı. Kral çocuğu kucağına aldı ''Gerçekten beğendin mi yoksa o darağacında bekleyen adamı kurtarmak için mi beğenmiş gibi yaptın?'' diye sordu. Çocuk yüzünde koca bir gülümsemeyle ''Ne insanlar gördüm, üzerlerinde giysi yoktu, ne giysiler gördüm içinde insan yoktu padişahım, oysa siz bugün boncuk boncuk terler döktünüz ya çıplaksam yine rezil olacağım halkın karşısında diye... ben cesaretinizi alkışladım, insan yanınızı alkışladım'' dedi...


Hadi bakalım masal bitttiiii, herkes bloguna:)))
Banucam şimdi tek kaşı havada gelir ''Allah Allah şimdi her işe bir öykümü yazacağız!!!'' der... Zaten bu öyküyü de şöyle akıllı uslu kaftanları yayına tam da gönderecekken,Banucamın sözleri geldiği için kurguladım:))) Kaşını havaya kaldırdım mı Banucuğum?