.

.

4 Kasım 2013 Pazartesi

ARNAVUTKÖY KONAKTA 1. ÇAY PARTİSİ ETKİNLİĞİ...





Birinci diyorum çünkü gelenekselleşecek biliyorum, eee okuyun yazıyı sonuna kadar anlarsınız siz de neden böyle hissettiğimi...

Sıkı durun başlıyorum işte yazmaya:)))

3 Kasım 2013... rüzgar gibi geçtin ve bittin... Yorgunum, argınım, hüznüm de yüreğimde, mutluluğum da...

Dokuz ayın çarşambası bir araya gelmez derler de dokuz ayın pazarı bir araya gelir mi gelir, ucunda Fiamma faktörü olunca. Altıma öyle deli bir Arap atı vermişler ki ben koşturmacası bol Fiamma olarak atın üstünden düşmeyeyim diye adeta at üstünde bedenen ve ruhen koşturup durdum bütün gün. 

Sevgili Fidan, 3 Kasım 2013 tarihinde heyecanla Partimiz var az önce yayınladım face'de bakıp cevap yaz geliyor musun dediğinde yine dostlarla bir araya geleceğiz diye yaydan fırlamış ok gibi havalara uçtum ama sonra paraşütümü takıp ayaklarımın üstüne düşeyim bari diye olağanüstü  çabaladım:( Çünkü aynı gün 5. yaşına giren ve hepinizin benden yazılarımdan dolayı tanıdığı gözümün gönlümün nuru Bade'minde yaşgünüydü. Ne yardan ne serden vazgeçilir misali önce kuzumun doğum gününe katılıp sonra da arkadaşlarımla buluşmak için kanatlanıp (Allahtan yakındı iki mekan yolda zaman kaybetmeksizin) Arnavutköydeki Fidan Başaran&Filiz Dündar'ın konağında soluğu aldım. Tabiii yine oraya varmam 16.30-17.00 sularını buldu. Sokaktan içerideki bağırış çağırış kahkahalar duyuluyordu. Yüzümde koca bir gülümseme, erken kalkan arkadaşlarla tanışma görüşme fırsatı bulamasam da yine bir çok sevdiğim arkadaşımı görme fırsatı bulmak üzere basamakları üçer beşer tırmandım. Azcık soluklandıktan sonra tek tek hatır sormalar, konuşmalarla , yummileri yemelerle ve sonra da giden dostları uğurlamalarla günü tamamladım.






 Ne anladın bugünden derseniz, çok bir şey anladığımı söyleyemem çünkü doya doya tam bir gün yaşasaydım da 3-5 dakika sonra ayrılıkların ardından özlem yine başlıyor böylesi güzel ortak paydada buluştuğumuz dostlukların ardından... Bir ara o güzel ortama bakıp, istemeden de olsa 2 damla göz yaşı döktüm ve yakalandım, ki sebebini bu yazı dizisinin sonunda anlayacaksınız, eee azcık merak edin yahu...
Gelelim benim o gün yaşadıklarıma...
Ama tabii bence yaşadıklarımı yazmazdan evvel öncelikle bu günü organize eden ve birbirinden güzel yiyecek ve ikramları ile kapısını bizlere açan Fidan Başaran arkadaşıma teşekkür ediyorum. El emeği her zaman başka bir tad bırakır damakta ki günlerce ince ince düşünüp herkesin sevebileceği ikramlıklar hazırlamak ve bunları organize etmek için koşturdu, gecesini gündüzüne kattı, bizler için çabaladı. Neler mi vardı yummiler de neler yoktu ki, ben gece de yatıya konuk olunca bir de ertesi gün nevalelerle döndüm eve ki anlayın herşey bol bol ve tazeydi.

Ve bununla da kalmayıp hepimize güzel surprizler yapmak adına ülkemizin güzide firmaları ile temasa geçerek bizleri kendisinin çam sakızı çoban armağanı dediği ama taşımak için taksilerin bagajlarına sığamadığımız hediyelerle uğurladı biiz iki kardeş evlerinden... 

Bu blogun deli dolu sahibesi olarak  heyecanını coşkusunu ucundan yaşadığım bu günü anlatırken öncelikle bu güzel organizasyona sponsorluk eden ve güzel hediyeleri ile bizleri mutlu eden firmalara teşekkür etmekle devam etmek istiyorum. EEEe ne de olsa günü geç gelip karlı kapattım:))

Blogumda kendi çenemden reklam yayınlarına yer veremiyorum lakin bundan tam bir yıl önce bana da ders olan ve bir çok blogdaşa da ders olmasını dilediğim bizati muhattap kaldığım bir konuyu da gündeme getiriyorum ki gerçekten karşı karşıya kaldığım davranıştan, kendimi safiyane düşürdüğüm durumdan dolayı üzüntü duymuştum.Çiçeği burnunda bir blogcu olarak asıl keyif aldığım paylaştıkça ortak paydalarımızın olduğu dostların var olduğunu keşfetmem ve onların bulunduğu ortamlara girmek ve sanal ortamda tanıyıpta gerçek dostluk ortamına taşımak istediğimden genel olarak yemek konularından ziyadesiyle fazla olan kilomu arttırmamak için uzak dursam da takip ettiğim ve bana çok övgüyle söz edilen yemek bloglarının düzenlediği bir organizasyona katılmak için hevesle heyecanla organizasyonu üstlenen arkadaşıma mail attım. Ama maalesef ki yer olmadığı yemek blogu olmadığım gerekçesiyle geri çevrildim. Bu organizasyonu düzenleyen arkadaşım tercihlerini bloglarında toplantı sonrası sponsorlarla ilgili tek bir satır bile yazmayan arkadaşların varlığından söz ederek  sıkı bir eleme yapıldığı belirtilerek geri çevirmişti ve beni de katagorize etmişti:)Bahsi geçen sponsor hediyeleri hiç almasam da almışcasına teşekkür etmesini, benim için sadece o ortamda olup ortak paydaları paylaşmanın değerinin hiç bir şeyin yerini tutmayacağını keşke burada o zaman paylaşma şansı bana verilmiş olsaydı. Sağolsun, varolsun, organizasyonları bol olsun arkadaşlar sizlerinde...

Blog toplantılarında böylesi güzel sponsor destekleri ve naif hediyeler genelde katılımcıları mutlu eden zarif bahanelerdir.Bu hediyeleri bizlere gönderen sponsor firmaları ise bloglarımızda onurlandırmamız tabii ki güzel ve bizlere yakışan bir davranıştır. Ama hiçbir blogdaşımın böylesi toplantılara firma hediyelerini toplamak için katıldıklarını düşünmüyorum hele hiçbirimizin bunlara ihtiyacımız olduğunu hiç düşünmüyorum, tabii güzel olan teşekkür etmek, gönül almak, onore etmektir. Ben bu teşekkürün zorlama ile yapılacağına da inanmak istemiyorum ki benim bünyem zaten bunu kabul etmiyor böyle zorlamaları kaldırmaz da...Bu blogda bu samimiyetsizliği zaten taşımaz. Bu yüzden şimdi aşağıda tüm içtenliğimle varlığını bilmediğim bu surpriz hediyelere ve onların sahiplendirenlere tek tek teşekkür etmek istiyorum.

Veee ilk olarak öyküsünü Fidan'dan dinlediğim Baykumaş'a teşekkür ediyorum.Adını face de ve blog arkadaşlarımın paylaşımlarında sıkça duyduğum Istanbul dışından faaliyet gösteren firmanın güzel yürekli yöneticisi böyle bir parti düzenlendiğini duyunca bizleri güzel hediyeleri ile keyiflendirmek istemiş. Sevgili Baykumaş bu güzel kumaş setlerinizden birinin talihlisi benim ve teşekkür ederim size, her biri ayrı güzel ve zevkli...Onları en güzel şekilde değerlendirip bloğumda paylamaktan keyif duyacağım...

Etiketleri bile itanayla söküp sakladım ki ambleminiz bile çok güzel.















Yargıcı Accessories da teşekkür ediyorum ki böylesi bir organizasyona destek vermek ve bizleri teşvik etmekten büyük mutluluk duyacaklarını ifade ederek bizleri güzel şık hediyelerle onore ettiğiniz için. Hobi işi ile uğraşan bizler ne ellerimizi yıkamadan dururuz ne de onları bakımsız bırakmaktan hoşlanırız.  Şimdi temiz ve bakımlı ellerle daha güzel işler üretmeye devam edeceğiz...



Sıra Dr Ötker firmasında... ki zaten evimde kullandığım tezgahlarda ilk aradığım  bir markanın ürünleri ile  misafir sofralarımızı çeşilendirecek ve damaklarımıza yeni lezzetler katacaksınız.Aralarında tadmadığın lezzetler var  mı derseniz, evet var mesela şuu profiterol yapımında büyük kolaylık sağlayan Şu-Ekler hamurunu çok merak ediyorum. Ama bu merakımı Ankara dönüşü daha keyifle gidermek için sabredeceğim, çünkü keyfine doya doya ailecek varmak istiyorum.


Ve Bizart firmasının sahibi, İnci hanım, üretmeye, üretmek için cesaret vermeye,  enerji taşımaya,yeni objelerle bizleri keyiflendirmeye, dostluklara, güzel paylaşımlara devam, devam, devam...


Sıra da biz kadınların vazgeçilmez dünyası Orkide Hareketinde... Her kadın çiçektir, her kadın güzeldir de hangi kadın bu sihirli dünyadan uzak durabilir. Üstelik öylesi geniş bir ürün yelpazesi var ki sadece kadının değil eşlerin ve çocuklarında kişisel bakımından tutun bir evin her ihtiyacına çözüm bulup cevap verecek donanımda bir katalog ve rengine mest olduğum bir rujla bizleri onurlandırdığınız için teşekkürler...



Dudağımızda ruj ve bakımsız boyası gelmiş saçlar, olmaz değil mi hanımlar... 
Öyleyse ne yapacağız, Okay Cosmetic/ Neva Color Saç Boyası ile saçlarımızı boyayıp serumla bakımlarını yapıp, spreyleyip çay partilerinde pırıl pırıl saçlarla havalı havalı dolaşacağız. Laf aramızda rengi tam benim kullandığım saç renginde bir sonraki saç boya zamanımı iple çekiyorum, bakarsınız dayanamayıp daha önce de boyayabilirim.


Öyle güzel hediyeler var ki daha sabredin azcık tek tek paylaşıyorum keyifle, bu arada sanırım bu yazıyı yazmam 3 gün 3 gece sürecek çünkü bir yandan da hediyelerin yanında gelen broşür ve kitaplara dalıp dalıp içlerinde kayboluyorum. Mesela Dr. Otker'in ''Yılbaşı İçin Özel Tadlar'' kitapçığı ile ''Tarif Defterim'' incelemesini sonraya bıraktıklarımdan ki Ankara yolculuğumda incelemek okumak  üzere bavula eklenecek. Off içinde ne tarifler var öyle bir kaç kez kapağını açıp açıp kapadım ki aklımı verip de devam edemem eğer biraz daha dalarsam:)) Hadi biz devam edelim ve çaylarrrr diyelim...

Çayyyyyylarrrrrrrrrrrrrr, gelsin çayllaaaarrrrr hem de Doğa'dan...Büyülü Bohça'dan da Beyaz Çaydan da uzak durmak mümkün mü? Büyülü Bohça yı daha önce ablam sayesinde tatmıştım da bu gece ki akşam çayı keyfim tadını hayal etmeye çalıştığım Beyaz Çaydan yana olacak. EE biz hobiciler çaysız geçirmez molalarını, hele ki ben son aylarda öğleden sonraları  yorgun argın kocakarılarımın başına otururken bir kupa ile tezgahımı kurarım her daim ki bu sallama ve benim tabirimle dallama çaylar favorim. 

Daha daha neler varrrr, bitmedi ki... Mesela sadece broşür kitabına sahip olduğum ama çekiliş ve kurra da yüzüme gülmeyen Sevgili Neslihan Koççapar/Özel Sabunlar, gerçek hallerini göremesem de geç gelişim nedeniyle sahipleri güzellikleri anlata anlata bitiremiyorlar. Bir workshop yapmak lazım kesin bu güzelliklere kii turkuaz renkli birbirinden güzel şekillerdeki sabunlarınız favorim oldu:))


Bazı teşekkürlerimi sona sakladım ki bunlar için haklı sebeplerim var. En baş sebep kıskançlığım:) tüm blog dostlarım tarafından bilinir bu, saklamam niye saklayayım ki. Ne yalan söyleyeyim, sezonun açılmasıyla Meraliçem Atölyesindeki öğrencilerine önlükleri giydirdikçe ve Kübra hocamın atölyesinden paylaştığı resimlerde gördükçe Cadence'in önlüklerine içim gidiyordu. Korkun benden Meraliçem, Kübra Hocam artık benim de bir önlüğüm var, kocakarılarımı üretirken de, ileri de ahşap boyama işlerine bulaşınca da önlüksüz çalışmayacağım artık. Diyeceksiniz ki evde uğraştığın iş tekstilse ne işine yarayacak o önlük senin, yaramaz olur mu iplik kırpığı elyaf tozu ile gün sonunda tarladaki korkuluklara dönüyorum illa boya ile kirletmek mi gerek:))Hem belki ben evde kendi kendime workshop yapacağım, Allah Allah size ne:)) Hem şimdilik sezon dolayısıyla boyaya bulaşamayacağımdan temiz ve uzun ömürlü kullanacağım. Bu yıl daha sık workshoplara katılmayı planlıyorum ki çantasında her katıldığım workshopa taşıyacağım onu ben. EEE daha ne olsun... Teşekkürler Cadence, sizin kıskandığım ürünlerinizden biri eksildi sayenizde ve keyifle kullanacağım kullandıkça sizi hatırlayacağım.



İşte sona sakladıklarımdan ve tanımaktan keyif aldığım bir dosta daha teşekkür etme sırası gelmiş...Artebella
Art& Craft ın güzel cıvıl cıvıl çalışkan sahibi Gülçin hanım... İyi ki geç saatlerde eşinizin ve dünya tatlısı oğlunuzun da aramıza katılımıyla o keyifli saatleri geçirdik. Herkesi evlerine uğurladıktan sonra geç gelmenin üzüntüsünü hafifletti o güzel sohbet ortamımız, yudumladığımız çaylar ve günü sizin kelimelerinizden dinlemem. Hepimizin ortak paydası paylaşmak ve üretmek olunca ne güzel dostluklar kuruluyor değil mi ve yanılmadığımız görmek bu mutlulukların en güzeli değil mi? Güzel hediyeniz ve 2014 katalogunuz siz gittikten sonra elime geçti ki yüz yüze teşekkür edemedim. Katalogunuzu inceledim eve gelir gelmez ki ahşap, kumaş, boya,transfer artık tutmayın beni. Eşinizin de betimlediği gibi bizler beyninin içinde köpek balığı ile dolaşan insanlarız ve iyi ki küçük ve zararsız köpek balıklarımız var ki bizleri enerjik ve zinde tutuyor.



Sıra şimdi de bir sırrı paylaşmaya ve geniş bir teşekküre geldi:)) Her daim gülen o pozitifliği ile de çevresini gülümseten Nefise Hacıhüseyin Özdemir'e nam-ı diğer NefissŞeyler blog sahibi arkadaşıma teşekkür ediyorum.. Ayyy şimdi teşekkür etsem mi bilemedim ki ağlattı beni üstelik bu hatun. Ağlatmakla yetinmedi bir de ağlarken eşe dosta yakalattı. Ortam hüzünlenmesin diye nasıl saklayacağımı şaşırdım gözyaşlarımı.... Nefiseciğim ile bir önceki karşılaşmamızda yaptığım bir çalışmayı görmüş ve o çalışmamda kullanabileceğim çok güzel bir tasarımını güle oynaya zevkle benim için yapacağını teklif etmişti.Benim için  hazırlayacağını söylediği bu keçe şablon benim düşünemediğim bir hayaldi ki hayali bile hayal edemiyordum.Özelden yazıştık, şekilleri belirledik ve son şekline getirdik.Ben yorma kendini ne olur dedikçe o zevkle paylaştı...Sonunda sadece ben hayal ediyordum o ise hayallerimi elinde tutuyordu. Gün geldi yani dün o gündü bana benim hayalimi verdi. Çok güzel olmuştu ilerde paylaştığımda siz de bu güzelliği göreceksiniz, şimdi değil hiç kusura bakmayın. Nam-ı şahsıma özel hautecouter bir çalışma ve üzerini işlemem gerek, acele etmeyin bekleyin lutfen... Ama bahsetmek istediğim asıl o değil,  daha güzel bir şey vardı  üzerinde çalıştığı keçeye sığdırabileceği kadar benim istediklerimi sığdırıp  altında kullanamayacağı dört parmak bir boşluk kalmıştı ve o boşluğu da benim için değerlendirip, derleyip, tasarlayıp aşağıda gördüğünüz etiketleri basmıştı. Acaip duygulandım o küçücük alandaki boşluğu dolduran sevgi ve inceliğe... Bunun iki güzel anlamı var benim için ki biri etiket anlamındaki adımı bir etiket üzerinde görünce duygulanmamdı ve diğeri ise daha içsel  bir anlam ifade ediyordu ki hepinizi herkesi o toplantı da bulunan bulunmayan daha önce  tanıyıp sevdiğim ya da halen tanışmadığımız halde sevdiğim hepinizi kapsıyordu. Orada bulunan bulunmayan herkese baktım tek tek sonra da gözyaşlarımı tutamadım ki iyi ki varsınız ve hayatımızdaki o boşluklar sizlerin varlığınız  ile doluyor ve güzelleşiyor.Bir gün bir bakıyorum kızçelerden biri ablacığım bunu senin kocakarılarına ayırdım diyor benden çok heyecan duyarak, bir diğeri dantellerini, sevgisini, yüreğini karşılıksız önüme seriyor. Bunun ayırdına varmak, buna yaşatanlara teşekkür etmek  ve gözyaşı dökmek, değmez mi?

 
Nefiseciğim o üstte gördüğü kumaş Şimşekten payıma düşen ganimet, yani yabancıya gitmedi Şimşek Efendi ile paylaştık azıcık:))

Filizciğim anladın sen , değer değil mi ,omuz omuza iyi günde kötü günde ve hep birlikte...
Banucuğum, sen de kalbimizde ve dualarımızdaydın. Elbet iyileşip yine blog dünyasında fırtınalar estireceksin, zorunlu mola verdik tırnaklarımızı yemeye ellere bakım yapıp tırnakları uzatacağız bu süreçte.
Hepimiz buradayız, hepimiz seni bekliyoruz. 14 günün var haberin ola bu gurup senin evi basar mı basar, kork bizden...

İYİ Kİ VARSINIZ...

3 yorum:

  1. sen böyle güzel ballandır ballandıra anlatırsan,biz konağın her katını misafirlerimize açacağız anlaşılan :)
    canım arkadaşım ne kadar güzel bir yazı olmuş:)
    herşey için ben sana teşekkür ederim...,özellikle kanser haftasını bize kutlatmana :)

    YanıtlaSil
  2. Ama sen ne yaptın Şule yaaaa....sen de beni ağlattın.Çok teşekkür ederim bana bu güzel duyguları yaşattığın için....onure ettiğin için ....hayatının içinde beni kucakladığın için ....sırf saygımdan :) ellerinden öperim.

    YanıtlaSil
  3. "beyninin içinde köpek balığı ile dolaşan insanlar" ha süpersiniz siz ya. :))
    Ne güzel anlatmışsınız duygularınızı.
    ozlemkan

    YanıtlaSil