.

.

25 Aralık 2010 Cumartesi

Erken Yeni Yılım...


Çocukluğumun geçtiği siteye taşınmamızın üzerinden 42 yıl geçmiş, bu süre aynı zamanda bir elin 5 parmağı özel  dostluğun da  başlama tarihi... Biz her daim birbirimiz için özel olduk, kötü günümüzde iyi günümüzde her birimiz için dayanacak baş, aranacak göz olduk.
Onlar beni kapı önünde çömelmiş inşaat kumuyla oynayan bir kız çocuğu olarak hatırlıyorlar, ben onlardan ikisini arkadaş bulmak için sokağa çıkmış iki kız kardeş olarak hatırlıyorum. ''Sen bu site de mi oturuyorsun?'' diye sormuşlardı kapıdan çıkar çıkmaz  bana,  ben de onlara ''Benim de ablam var, bu yıl okula başlayacağım hem de...'' demişim  ilk merhaba olarak...
Neler yaşamadık ki biz birlikte; o zamanlar çin malı plastik çam ağaçları yoktu ki ailelerimiz bize de alsın, oysa ne çok heves ederdik, biz de yeni bir yıla girerken bir çam ağacı süslemeyi ne çok isterdik, şanslıydık ki sitemizin bahçesinde çok güzel bir çamlık vardı.. Kökünden hiç sökmeyi denemedik bütün bir çocukluğumuzun manzarası olan çam ağaçlarını ama kuru dallarını toplayıp yaldızlı soba boruları ile boyayıp kendi çam ağacımızı yarattık sevinçle, ''o öyle olmaz, bırak bozacaksın şimdi '' nidaları ile bağrışa çağrışa, sonraları işi abartıp çamlığı  bile süslemeye kalktık...
At kestaneleri ile misket oynadığımızı ve kazandığımız kestaneleri torbalarla her gece kaybolur korkusuyla evlere taşıdığımızı, koca toplarla sokakta raketsiz el tenisi yarışları yaptığımızı, apartmanın otomatik sönen lambaları ile geliştirdiğimiz ve koridorlarda çığlık çığlığa koşturduğumuz kendi icadımız ''Ben hortlaktan hiç korkmam!'' oyununu, gazoz kapakları ile rampada yılan oynamayı, ip atlamayı, paten kaymayı, bisiklete binmeyi, neredeyse 16 yaşlarına kadar erkeklerle kıyasıya  oynadığımız futbol maçlarını  ve maçların ardından tekme tokat  kavgaları, dizlerimizdeki yaraları, kış gecelerinde merdivenle ve kızaklarla yokuş aşağı kaymayı, bale öğrenme çabalarımızı ve sistemli çalışmalar sonunda apartmandaki çocukları oturtup sergilediğimiz o guzel koreografileri, radyodaki arkası yarın dizisine özenip ''Ocak'' adlı bir tiyatro eserini kendi  seslendirme ve efektlerimizle günlerce teybe kaybettiğimizi,  resim kağıtlarında hazırlayıp fotokopi ile çoğalttığımız resimli, çizimli,  bol dedikodulu haftalık bir gazete çıkardığımızı, odalarda toplanıp gün ağarıncaya kadar tık oynadığımızı, beğendiğimiz artistlerle aynı karede resim çektireceğiz diye film karelerini kollayıp kendimizi helak ederek televizyonla sarmaş dolaş olmamızı ve tabii ilk aşklarımızı ... o ilk aşklar  uğruna yaşadığımız komiklikleri, 2. kattan aşağı baktığımızda parlak gözüksün diye gözümüze damlattığımız limonların acısını, gece birbirimizi çağırmak için bestelediğimiz ıslığımızı, odası aynı cepheye bakmadığı için camdan cama gece muhabbetlerini kaçıran arkadaşımızın evinde küçük bedenlerimizle koca eşyaları odadan odaya değiştirmemizi, annesi ''umarım dediklerinizi yapmamışsınızdır, mahvederim hepinizi!!!'' diye azarlayınca aynı gün yine eski hale getirişimizi, genç kızlık dönemlerinde yaptığımız ve Ortaköy'de  soluklandığımız gece gezmelerimizi hiç mi hiç unutmadık.Ne çok unuttuğumuz şey var üstelik... ya da sen yanlış hatırlıyorsun o öyle değildi diye kendi hatırladığımızı aktardığımız... şimdilerde pek seviniyoruz yaş ilerledikçe daha iyi ve daha net hatırlayacağız  unuttuklarımızı da :))
Hiç kavga etmedik, hiç darılmadık mı? Tabii ki oldu, 5 kişi dile kolay ama herşeye rağmen ortamdan hiç birimiz ''dargınız, kırgınım ona ben'' diye uzaklaşmadık, böyle gerilim zamanlarında ''söyle ona, ben görmedim..'' diye 3. bir şahsı araya katarak başlayan dialoglarımız 2 dakika sonra karşılıklı muhabbetlere döndü farketmeden...  Geçen yıllar içinde hiç kopmadık işe güce gailelere rağmen...Acılarımızı paylaştık, başarıları kendi başarımızmış gibi gururla gözyaşları ile alkışladık.  Yıllardır, nerede olursak olalım bir günümüzü mutlaka yeni bir yıla girmeden önce birbirimize ayırdık tıpkı çocukluğumuzda olduğu gibi. Bu akşam yine o gecelerden biri, geçmişi yad edeceğiz, birbirimize aldığımız sembolik hediyeleri vereceğiz, beraber hazırladığımız yemekleri yiyeceğiz, kadehlerimizi gelecek yıllara diye tokuşturacağız, kahkahalarımız gecenin ilerleyen saatlerinde fısıltılara dönüşecek...Usul usul  ''Hadi, çok geç oldu, artık dağılalım'' diye diye koca bir gece konuşmaya zaman yetmemiş gibi 5-10 dakikada fazladan kapı önü muhabbeti yapacağız...
Zannetmeyin ki sadece sene de bir gün buluşup naftalinlediğimiz anılarımızı döküyoruz sandıklarımızdan, hayır, öyle değil, hepimiz taşındık çocukluğumuzun geçtiği siteden ama yine de ayrılamadık:))  şimdilerde yine  aynı sitede farklı  bloklarda yaşıyoruz:))
Öylesi bir dostluk işte bizimkisi, sıradışı, yıllanmış ama yıpranmamış, suskunluğumuzla bile konuştuğumuz...Siyah-beyaz bir fotoğraf karesi olarak kalmasın diye emek sarfettiğimiz...
Sizlerin de mutlaka böyle sıradışı dostlukları vardır ve dilerim ki sizlerinkini de bizim gibi yıllar eskitemez ve  uzaklıklarda girse araya sürüyordur bu kadim dostluklar...
Çünkü gerçekten çok güzel bir şey bizim yaşadığımız , onların varlığını hissetmek çok güzel, beraber geçirilecek bir gece için heyecan duymak çok güzel...

7 yorum:

  1. Ne güzel yazmışsın Fiamma'cığım. Bizler evlerde değil, sokaklarda oyun oynayarak geçirdiğimiz için çocukluğumuzu, çok şanslıyız:))

    YanıtlaSil
  2. Anılar, anılar.... En güzeli o anıları canlı canlı hala biraraya gelip yaşatmak, ne mutlu sizlere... Benim mi, benim hiç gerçek dostum mu olmamış, unutulmuşmuyum, unutmuşmuyum, bilmiyorum, bilmekte istemiyorum :)

    YanıtlaSil
  3. Ne şanslısın Fiamma.Böyle dostlukları hem kurmak hemde yürütmek o kadar zorki..

    YanıtlaSil
  4. Hem yılbaşını erken kutluyor sonra da bana yılbaşı mailkartını erken yolladın diye dalga geçiyorsun:)))
    Benim de dostlarım,can dostlarım var,hepsi ile aynı anda beraber yaşamadığımız dostlarım
    Kimi sessizce dünyaya veda ederek gitti,ikisi benden emekli oldu..
    ama çok şükür ki gönlümdeki dost kadrosu hep dolu.Bunlardan üçü şuan bu sayfada.
    Ama sizi kıskanmadım desem yalan olur.Hele küçükken okuduğum kitaplarda okuduğum maceraları yaşadığınızı okuyunca.
    Geçmişin güzelliği geçmiş olmasındandır demiş biri
    (bak kıskançlıktan nasıl da çamur atıyorum görüyorsun)
    Hey Nedret,Banu,Şule öptüm sizi

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Nedukcuğum sokak çocuğu olmak çok guzeldi, bu gece de çok güzel geçti:))
    Sevgili Banucam, 1 dedik bile seninle, canımsın benim, bir bakarsın kavga etmeye bile başlarız hayır 10 yıl oldu 9 u nereden çıkarıyorsun sen yanlış sayıyorsun diye:))
    Nazancığım,huysuzluklarımıza rağmen birbirimizi tanıdığımız için kusurlarımızı görmüyoruz yoksa sırf şans değil bu...
    Kıskanç Nalanım, ee napim seninle uğraşmak hoşuma gidiyor:))O yokluğun ilkini 2003 de sonuncusunu da biliyorsun geçen sene yaşadım, bir yanım hep buruk hep eksik hep korkak belki tam da bu yüzden yaşadığım sürece:(Can dostların hiç eksilmesin canım arkadaşım...

    YanıtlaSil
  6. dostlar...
    Allah eksikliklerini göstermesin...
    gülümseyerek ve sevgiyle okudum şuleciğim :)

    YanıtlaSil
  7. Amin figen ablacığım, teşekkür ederim...

    YanıtlaSil